View Single Post
Eski 20-02-2018, 02:42   #292
birnefestoprak
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Siz zaten kendi pazarınızı oluşturmuşsunuz. Üretim ölçeğinizi büyütmenizi gerektirecek bir neden bence yok. Türkiye'deki dinamiklerle burası oldukça farklı. Burda (Tampa Körfezi'ni kastediyorum) bile yüzde yüz yerel mahsulle yemek yapan şef/restoran bulmak kolay bir iş değil.

Merak ederseniz, Tampa Bay Times'ın restoran eleştirmeni Laura Reiley'nin müthiş bir araştırmacı gazetecilik örneği sergileyerek hazırladığı iki bölümlü yazı dizisini okuyun (İngilizce bildiğinizi söylediğiniz için paylaşıyorum): Farm to Fable: A Times investigation into Tampa Bay's local food scene. Gittiği kimi restoranlarda çıtçıtlı poşete yediği yemeklerden örnekler doldurarak, burdaki üniversitenin laboratuvarında test ettirdi. Bir örnek vermem gerekirse, orfoz servis ettiğini söyleyen bir restoranın müşteriye aslında tatlı su çipurası verdiği ortaya çıktı.

Reiley, bu çalışmasıyla geçen sene Pulitzer ödülü için finalistler arasına girmişti (kazanamadı ama yine de büyük bir başarı). Bu çalışmada kendi yetiştirmediği ürünü kendisininmiş gibi satan çiftçilerden, yerel üreticilerden aldığını iddia ettiği ürünleri aslında marketlerin organik sebze/meyve (taa ülkenin öbür ucundan gelen sebze/meyveler) reyonlarından alan yukarda örneğini verdiğim restoranlara kadar herkesi ifşa etti. İşte biz bu makalelerde üstünde durulan konuların gelişmekte olduğu ama bir yandan da restoranların "hemen dibimizdeki çiftçiden alıyoruz" bahanesiyle kazıkladığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Ülkenin farklı yerlerinde durum farklıdır tabii.

Benim çalıştığım şef, şimdi North Carolina eyaletinde gidip gördüğü çiftliklerde üretilen buğdaydan yapılan unu kullanıyor ve bunu da kendisi elemeye başladı (elekten geçmeyen kepeği de pizzanın altına yayıyor). Zaten kalitesi çok iyiydi ama tam buğday unu kullanmaya başladıktan sonra pizzanın tadı ve kalitesi önemli oranda arttı (aynı undan Desem ekmeği de yapıyor ki o da çok lezzetli). Eh, benim ve yöremizin bir iki üreticisinin daha mahsulümüz de fena sayılmaz. Et de yörede üretiliyor ve aynı zamanda kasaplığı da var, eti de kendi işliyor. Bu sene Laura Reiley'nin en iyi 50 restoran listesine ilk 10'dan girdi (Pizzeria Gregario) ki küçük bir pizza restoranının bu listeye girmesi büyük başarı olduğu gibi ekteki makalede de anlatılan nedenleri bu mesajda da sıralamaya çalıştım: Top 50 Restaurants of Tampa Bay for 2018 | Food | Tampa Bay Times. Reiley, küçük bir hoşluk yapıp benden de bahsetmiş Geçtiğimiz 30 Aralık'ta bir domates tadımı için hem gazeteci Reiley'yi hem de şef Seymour'u pazara davet ettim; kırmayıp geldiler öyle bir etkinlik de yaptık.

Bütün bunları şu yüzden anlatıyorum: Kolay olmasa da burda işbirliği oluşturabileceğimiz isimlerle çalışma imkanımız var. Türkiye'nin de Vedat Milor gibi bir değeri ve özellikle İstanbul'da yerel üreticiyle çalışma meraklısı şefleri var ama işlek bir pazarın oluşması uzunca bir süre zor gözüküyor. Çiftçinin durumu da zaten ortada. Türkiye gibi müthiş bir mutfak hazinesini ve dünyanın en eski tarım topraklarını çevreleyen bir ülke için oldukça üzücü bir durum. Sadece peynir çeşidi olarak 180'in üstünde peyniri olan Anadolu'nun peynircilikte Fransa yanında bu kadar sönük kalması kabul edilebilir bir durum değil.

Konu konuyu açıyor ama kar amaçlı bahçecilikte genel olarak yapıldığını düşündüğüm ve benim de tecrübe ettiğim bir hata: büyük ölçekten başlamak. Böyle olunca verim de ürün kalitesi de düşük oluyor. Tekrar başa dönersem, siz aynı ölçekte kalarak permakültür uygulamalarıyla Fransız yoğun üretim bahçeciliğini harmanlayarak hem kendinizi besleyebilirsiniz hem de bir yan gelir kapısı oluşturabilirsiniz. 10 dönümde üretim yapacağınıza lezzeti ve kalitesi yoğun sebzeleri üreteceğiniz 500 m^2'de kalıp ürününüzü ona göre fiyatlandırın. Yalnız o fiyatın da bir doygunluk seviyesi olacak. Bunun için marketlerin organik ürün reyonları iyi bir referanstır çünkü siz ilk elden müşteriye satacaksınız.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Musa Gündoğan Mesajı Göster
birnefestoprak;

gerçekten büyük bir amme işine el attınız. pek çok kişi yaptığı masrafları ve kazandığı miktarlardan hiç bahsetmez.(tanısada / tanımasada) bu fiyatları söylemeniz en azından benim tarafımdan bir girişimcilik hevesi doğuruyor. kendi işimi severek yapıyorum fakat yetiştirdiğim ürünleri satabilmek ayrı bir gurur ve heyecan kaynağı. geçen sene 400 m2 lik bahçemin maksimum 350 m2 sine ekim dikim yapabilmeme rağmen 3 haneyi doyuracak kadar hatta tüm kışlıklarını neredeyse çıkaracak kadar ürün yetiştirdik. turşularımızı, soslarımızı hepsini önceki senelerde pazardan aldığımdan daha fazla yapabildik.

bunun yanı sıra çok sevdiğim biberlerden şirkettekilere pazar fiyatından sattım, sırf evlerine hormonsuz ya da zehirsiz sebze götürsünler diye. sonrasında o kadar çok talep geldi ki inanın satmayı durdurdum çünkü şirkette lezzetlerinden dolayı tartışma çıktı. önce ben istedim yok önce sen istedin yüzünden bende yeterli talebi karşılayamayınca satışı durdurdum.

satış için bende eklemek isterim.
biberler pazarda yazın genelde 2.5 tl ile 3.5 tl arasında olurdu. ben 3.25 ile 3.5 arasında sattım. fasulye iyi para ediyor (bu sene daha fazla ekeceğim) 4 liradan aşağı satılmadı. badem salatalık çok sevilen bir salatalık oldu. salatalık çok istendi fakat satmadım. siyah biberi önce tanıttım sonra 4 liradan hiç zorlanmadan satabildim. hatta inanılmaz bir talep geldi diyebilirim.


Benim Sorum: bu türden çiftlik işlerine girebilmek için temel olarak ne kadar bir bütçe ayrılmalı? ürettiğimizi satabilmek için ne tür pazarlara bakmalıyız?

birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön