Et yiyen birisi olarak, vegan olma isteğinin kendi içindeki mantığını tartışmaya hakkım olduğunu düşünmüyorum. Kısacası, kimin ne yediği ne yemediği beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Herkes, seçme lüksü olduğu sürece (=maddi durumu yeterliyse), vücuduna alacağı besini seçme hakkına sahip (tek istisna çocuklar).
Mantıklı veganlar, işte tam da bu yüzden kimin ne yediğiyle ilgilenmekten ziyade endüstriyel hayvancılığın geldiği boyutun yarattığı sorunlarla ilgilenip çözümleri sorguluyor. Et yiyenlerin "et yiyorum ama kedi köpeğe eziyet etmiyorum" lafı kadar, veganların "kedi köpeği yemiyorsunuz, kuzuyu niye yiyorsunuz" lafı gördüğüm en içi boş tartışma. İki taraf da birbirini makul görüp anlayabilecek durumda değilse, kibarlığın pek bir gereği yok; basitçe birbirine "sana ne!" diyebilirler.
Esas tartışılması gereken konulardan biriyse sürdürülebilirlik (ing. sustainability). Çiftçilik, sadece sebze üretiminden ibaretse, yılın 365 günü böyle bir üretimin sürdürülebilirliği imkansız oluyor. Bir diğer önemli sorun, sebze üretimine uygun olmayan kurak/yarı kurak alanlarda hayvancılıktan geçinen ve beslenen insanların ne yapacağı konusu.
|