View Single Post
Eski 26-09-2017, 16:25   #30
Asoo
/
 
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
Iki günlük hiperaktivite


Name:  IMG-20161127-WA0002.jpg
Views: 1588
Size:  41.4 KB


Basit bir kahvaltı sonrasında başladık çadırın brandalarını gerdirmeye ve brandanın yere gelen kısımlarını gömmeye. Kazma, kürek ile 20cm kadar bir kanal açıp, brandayı bu kanala yatırıyoruz ve çıkan toprakla üzerini örtüyoruz. Bu gerçekten yorucu bir iş oldu benim için. Birkaç el arabası kadar da hariçten toprak getirip ilave ettik.

Bu işleri yaparken beş dakika çalışıp on dakika mola vermek zorunda kaldım. İnsan bu kadar mı ham olur?

Mola verip çadırda uzandıklarımdan birinde önce bir adam geldi. Hoş geldiniz demeye uğramış. Orman İşletmesinde çalışıyormuş. Köyden biriyle daha tanışmış olduk. Ama ismini unuttum. Ne de olsa biz orman köylüleri Ormancıları sevmeyiz.

İki kürek daha sallayıp çadırda dinleniyordum ki dışarıdan kadın sesleri gelmeye başladı. Bu sefer de üç köylü hanım ( eşimin müstakbel komşuları ) ziyaretimize geldiler. Önce eşim yanımızda olmayınca biraz çekindiler ama meraklarını yenemediler; çadırın içini gözden geçirmeden ve Mustafa’nın kısa hayat hikâyesini dinlemeden gidemediler.

Mustafa yola çıktığımızdan bu yana çadırı kilitletmek için bana baskı yapıyordu. Ben ise çadırın bir bıçakla yırtılmasının çok basit olduğunu, kapıyı kilitleyip de hırsızı uğraştırmamak gerektiğini anlatıyordum. Ama ikna edemiyordum. Mustafa hanımlar heyetini bulunca, kamuoyu oluşturma gayretine girdi ama kadınlar toplu olarak “Burada hırsızlık olmaz ki, ne gerek var!” deyince boynunu büktü. Komşularımızın nezâket ziyareti ve hırsızlık olmaması, köyümüze karşı hissettiğimiz güzel duyguları arttırdı.

Çadır işleri ve eşyaları toplamak bizi saat dörde kadar oyaladı. Sonra eserimizi fotoğrafladık ve yola koyulduk.


Name:  IMG-20161126-WA0018.jpg
Views: 1575
Size:  41.6 KB

Name:  IMG-20161126-WA0010.jpg
Views: 1614
Size:  54.2 KB


Göynük’te namaz ve hediyelik eşya molası verdik. Ve İstanbul’a kadar yavaş yavaş yol aldık. Otoyola girdiğimizde Mustafa “Kazma kürek işi beni yoruyor, dizim ağrıyor. Arabayı sen kullanır mısın? Ecük uyuyacağım galiba.” dedi kısık bir sesle.

Direksiyona geçtim, karanlıkta sakin sakin yol alırken Mustafa’nın bile yorulabileceğini hayretler içinde düşünmeye başladım. Kendi vücut direncime saygı duydum.

Kurtköy gişelere yaklaşırken Mustafa yine faaliyete geçti. Bir seri telefon görüşmesi sonrasında eski bir arkadaşını buluşmaya ikna etti. Sürekli bir işi bitirmeden diğerine koşturan Mustafa’nın iki gününü de ben meşgul edebilmiştim. Sürekli yeni bir meşgale bulması gereken arkadaşım, beni eve bırakarak sonu gelmez işlerinin peşine gitti.

Bahtı, yolu açık ola!

Şansı yâver ola…

Asoo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön