Mustafa Yünsel kim mi?
İçinde bir nalbur dükkanında.. Yok yok, yapı markette bulunabilecek eşyayı taşıyan bir minibüse ve yük römorkuna sahip biri. Ve kesinlikle nevi-i şahsına münhasır bir adam.
Tamam! Herkes bir diğerinden farklıdır, ama Mustafa herkesten daha çok diğerlerinden farklıdır. Zanaatkâr bir adam olması muhakkak ki önemli, ama eşsiz enerjisi tüm kabiliyetlerini gölgede bırakır. Değil eşlik etmek, Mustafa’yı seyretmek bile üç-dört kişiyi yorabilir.
Şirketimizden emekli olduktan sonra seyrek haberleştiğimiz Mustafa, beraber çadır taşıma ve kurma teklifimi hemen kabul etti. Beraber iki gün geçireceğimizi öğrenen tüm iş arkadaşlarımızın itirazına rağmen yol hazırlıklarımızı yaptık.
Tüm cesaretimi topladım, çadırı yükledik ve sabah 10:00 da yola koyulduk.
Otoyolda giderken yanağına telefon sıkıştırıp elindeki not defterine not almak, armut soyup ikram etmek, sigara sarmak, kahve yapmak ve daha aklıma gelmeyen onlarca fiili zaman zaman sırayla, zaman zaman aynı anda yapmaya çalışmak vaka-i âdiyeden olduğundan detaylandırmayacağım.
Gariptir ama araç kullanırken biteviye başka işlerle uğraşmasına rağmen hiçbir tehlikeli durum yaşamadan Taraklı’ya ulaştık. Taraklı çarşısına alışkın olduğumdan Bozcaarmut’a gidip gelirken alışveriş, yemek, namaz gibi ihtiyaçlarımızı burada gideriyoruz. Hazır römork varken birkaç ihtiyacımızı köye taşıyayım istiyorum.
Taraklı molasında kuzine ve ek parçaları, kömür, tahta parçası, el arabası, kürek vs. alıp yükümüzü tamamladık, karnımızı da doyurup yola koyulduk.