(Prensesim'in bu sezon beşinci çiçeklenmesi, aslında bu kez de buraya eklemeyecektim ama son atlattığımız badireden, fırtınada defalarca yere devrilmesinden sonra kazasız belasız çiçeklenebilmesi şerefine paylaşmak istedim...)
Dün akşam bakkala 'fırtına geliyor, bak bu gece olmazsa yarın öğleden sonra kopacak ve hatta yarın gece boyunca da devam edecek ama ertesi sabaha durulur' dedim. (Bizim bakkalı canımız sıkıldıkça oyuncak niyetine kullanırız böyle işleterek, pek sevmediğimiz bir şahıstır kendisi

)
Adam şaşkın şaşkın (dün ve önceki gün yaprak kıpırdamıyordu, haliyle fırtına iddiası pek tuhaf gelmiş olsa gerek) yüzüme bakarak 'hayırdır, müneccimliğe mi başladın' diye sorunca da 'martılar yüksek uçmaya başladı, oradan anladım' diye kıvırdım.
Bugün öğleden sonra -tam söylediğim gibi- fırtına koptu, şu an da devam ediyor.
Nereden mi biliyordum?
Çünkü dün akşama doğru, gelinlerimin bu gece açılacağı belli olmuştu ve benim gelinlerim ne zaman çiçek açacak olsa mutlaka fırtına kopar. (Rahmetli Kemal Sunal'ın
Üç Kağıtçı filminde canlandırdığı 'Rıfkı' karakteri gibi oldu biraz

)
Şöyle sakin bir gecede gelinlik giymek kısmet olmadı hiç kızçeme...
Uçuşan etekleriyle beşibiryerde gelinlerim:
Bakkalı bugün görmedim, bakalım yarın bana 'ermiş' muamelesi yapacak mı?
