View Single Post
Eski 05-02-2006, 11:13   #6
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
aydın atıcı yazmış


Alıntı:
"Ormancıların amenajman planlarında da her fırsatta makilikler kaldırılıp yerine iğne yapraklılar (genellikle kızılçamlar) dikilmesi kararı bulunuyor"

Ben bu işin içinde olan birisi olarak böyle bir karar olduğunu bilmiyorum. Her sırsatta makilik alanlar kaldırılıp yerine iğne yapraklı ağaçlar dikilmez. Amenajman Planlarında Bozuk koru ve bozuk baltalıkalanları gençletirmek için yapay gençleştirme (veya buna ağaçlandırma da diyebiliriz) yaparız. Buradaki istikbal vaadetmeyen örtü kaldırılarak o yere ve iklime en uygun ağaç türü dikeriz. Güney illerinde bu genellikle Kızılçam'dır.

Biz Ülkemizde makilik alanları orman olarak kabul ederiz ama adına bozuk deriz. Orman Alanları kanunen daraltılamayacağı için Fransızların yaptığı gibi bu alanları imara açarak daraltamayız.

Yukarıda bahsetiğim koru ormanlarında bir sorun yok buradaki verimli koru ormanına bakım yapılır, bozuk koru ormanına da eğer toprak koşulları da elverirse ağaçlandırma yoluyla yeni ormanlar kurulur.


Benim söylediğimden farklı bir şey söylemediniz aslında.. Diyorum ki; "Maki" ormancıların gözünde ilk fırsatta ortadan kaldırılarak yerine başka ağaç türlerinin dikileceği alanlar olarak görülüyor. Makilerin orman olarak kabul edilmesi diye bir şey kesinlikle yok. Ama eğer makinin yetiştiği alan orman kadastrosunda orman toprağı olarak görülüyorsa o zaman orman olarak kabul ediliyor. Aynı şekilde orman kadastrosunda orman olarak görülen (çünkü arazinin mülkiyeti ormana ait olduğu için) ama üzerinde ot bile yetişmeyen nice kayalık, kumluk araziyi size gösterebilirim. Ancak bunu göstermeme gerek olmadığını biliyorum çünkü sizin de bildiğinizden eminim.
Makiliklerin ilk fırsatta kaldırılıp yerine özellikle iğne yapraklıların (-ki aslında Pinus brucia yani kızılçam demek istedim ben de çünkü makilerin yetişme muhitleri ile kızılçamların yetişme muhitleri neredeyse örtüşür, ) dikilmesi kararı diye alınmış bir karar elbette yok ama bütün uygulamalar bu şekilde olduğunu gösteriyor. (elbette toprak kalınlığı vb. ekolojik istekler bakımından uygun olması durumunda) Dahası bütün şartların yapraklarını döken türler için uygun olduğu yerlere de iğneliler dikilmiyor mu? (Ömerli Barajı çevresine bakın isterseniz. Meşelerin, kestanelerin yerine fıstık çamları, sahil çamları dikildi hep)

Sonuçta diyorum ki; ülkemizde yaklaşık dört milyon hektar olan makilikleri ormancılar orman işletmeciliği açısından beğenmeyebilirler ama içermiş olduğu tür çeşitliliği açısından, biyolojik çeşitlilik açısından kızılçamlardan oluşturulmuş yapay bir ormana yeğlerim makilikleri ben. Keşke, artık, ormanları emval (ürün) elde edilen alanlar olarak görme anlayışı yerine biyolojik çeşitliliği açısından değerlendirmeye alabilsek ne iyi olur.
Makinin orman sayılmadığını ise ben değil, defalrca değiştirilmiş olan 6831 sayılı orman kanunumuz söylüyor: bakınız: ( http://www.khgm.gov.tr/mevzuat/Kanun/ormankanunu.htm )

" BİRİNCİ FASIL
Ormanların Tarifi, Taksimi, İdare ve Murakabesi

Madde 1 - Tabii olarak yetişen ve emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık top-
lulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.

Kanun " Ancak;" diyor ve nerelerin orman sayılmayacağını belirtiyor. Sonrası için yani merak ederseniz A, B,C,Ç ve D maddesinin hükümleri için orman kanununa bakınız..ama D maddesinin "J" fıkrası ise aynen şöyle:
J) Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımı-
yan yerler,
orman sayılmaz. "
Çok açık olarak orman kanununda belirtilmiş bir hüküm bu. Ayrıca ormanlar kanunda şu şekilde sınıflandırılmış;
"Madde 4 - Ormanlar mülkiyet ve idare bakımından:
A) Devlet ormanları;
B) Hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlar;
C) Hususi ormanlar;
Vasıf ve karakter bakımından:
A) Muhafaza ormanları;
B) Milli parklar;
C) İstihsal ormanları;
olmak üzere ayrılır. "
deniliyor...
Ama aslında tekrar ediyorum, maki konusunu açmamın nedeni de bu zaten. Makilerin orman ürünleri elde edilen yerler olmaması, makileri kanunun orman saymaması önemsiz olduğu anlamına gelmemeli...
Bu da başka bir konu ama ilintili olduğu için yazıyorum.
Geçtiğimiz günlerde sanıyorum Isparta kökenli bir çalışma yayımlandı. Ardıç tohumunun yapay olarak çimlendirilmesi başarılmış. Çok yakında yüzbinlerce milyonlarca ardıç fidesi yetiştirilmiş olacak ve ardıç ormanları kurulacak. Bu habere ne kadar sevindim bilemezsiniz.

Bir kaç gün önce yurt dışına yayın yapan kanallardan birisinde "Almancıların!! " Anadoluya ağaç diktirmesi için bağış toplamak amacıylaTEMA vakfının fidan satmak için hazırlattığı reklam filmini izlediğimde 3-4 yıl önce Nallıhan-Çayırhan civarına yaptığım bir araştırma-inceleme gezisini hatırladım. Yöre son derece yoğun toprak erozyonunun yaşandığı bir yer. O sırada erozyonla savaşım konusunu yöre insanlarıyla konuşuyorduk. Yaşlı bir adamın dediklerini hatırladım. Aktarayım:
"TEMA cılar buraya sürekli gelip resimlerini çekerler, sonra da ülke çöl oluyor diye çektikleri resimleri, filmleri gösterirler ama daha buraya tek bir fidan dikmediler" demişti. O tarihten sonra TEMA ne yaptı bilmiyorum ama Nallıhan Orman İşletme Müdürlüğü ciddi bir çalışma başlatmaya çalışıyordu. İklim özellikleri, eğim değerlerinin fazlalığı gibi etkenler yörede toprağın neredeyse yok olmasına neden olmuş. Ancak yine yaptığımız araştırmada yörenin asli bitki örtüsünün ARDIÇ olduğunu ancak yüzyıl kadar önce ortadan kaldırılmış olduğunu öğrendik . Oysa Çayırhan Termik Santrali'nin kömür madenini oluşturan kömürlerin oluşumu ardıç ağaçları. Termik santralin üretimi biten maden alanlarında kızılçam dikmişler ve o yıl sıcaklıkların -10 un altına düşmesi nedeniyle o güne kadar üç metre boya kadar çıkabilmiş olan kızılçamların hepsinin kuruma noktasına geldiğini üzülerek gördük.
Genç bir orman mühendisi arkadaşımız kızılçamların kuruma nedenini kara kara düşünerek bulmaya çalışıyordu..
Nedeni ne yazık ki bilgisizce yapılan ağaçlandırmalar değil mi? Onca emeğe, harcanan paraya, mazota vb. ye yazık değil mi? İç Anadolunun bozkırının sınırında bulunan bir yere kızılçamlarla ağaçlandırma yapmak yerine bundan sonra aynı yerde ardıç ormanları kurarlar ümit ederim.
Son söz: bizim için önemli olan salt "verimli ormanlar" değil, ardıcıyla, sandalıyla, MAKİSİYLE, FUNDASIYLA AĞACI, ÇAYIRI, YEŞİLİ KORUMAK diye düşünüyorum.



__________________
Aydın Atıcı
Coğrafyacı-Geoekolog

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön