Ey Sûz-i Dilârâ insanı!
Doğanın içinde, kendi kendine yeterek yaşamak elinde miydi de kendini hırpalıyorsun?
Bunun yerine, tav olabilecek bir tutam otun/bir avuç toprağın olduğu için ve bunların kıymetini bildiğin için, o topraktan yeşeren-çiçeklenenlerle çocukça mutlu olabildiğin için şükret bence.
Bu -özellikle günümüzde- öyle büyük bir nimet ki... İnsanlar sırf mutlu olabilmek için ne çılgınca şeyler yapıyorlar, nelerden medet umuyorlar da bir türlü o hisse kavuşamamaları bir yana daha derin depresyonlara sürükleniyorlar.
Oysa sen ve senin gibi şanslı azınlıktan olanlar minik bir sürgünle, bir tomurcukla, diri bir yaprakla bile iliklerine kadar mutluluğu yaşıyorlar. İşte o ''sen ve senin gibiler'' sağlam kalan son toprak parçalarının, medeniyetin içinde yaşam savaşı veren hayvanların kurtulma umudu...
Ey Sûz-i Dilârâ insanı! Kibirden, açgözlülükten uzak dur ama kendini bu kadar da küçümseme lütfen
