Meğer toprak canlıymış
İlkbahar yaklaşırken ben ufaktan bahçeye çıkıp sağına soluna bakmaya başladım. "Yabani otları ayıklamak lazım" diye bir şey duymuşluğum var, o nedenle bahçedeki yabani otları yolmaya karar verdim. Yalnız yabani ot hangisi bilmiyorum.
Hangilerinin yabani olduğunu tesbit etmek için bir kriter lazım tabii. Öncelikle "manavda satılanlara benzeyenler evcil, diğerleri yabani..." kriterini kullanayım dedim ama bu kriter, bazılarını tesbit etmekte çok işime yaramadı çünkü o bazıları, manavdakilere hem benziyor hem de benzemiyordu.
Ben de kriteri değiştirdim. Kendi beslediğimiz hayvanlar evcil, diğerleri yabani olduğuna göre; kendi ektiğim otlar evcil, diğerleri yabani olmalıydı. Bu otların hiçbirini de ben ekmemiştim. Dolayısı ile hepsi yabani idi ve hepsi yolunabilirdi. Ben de hepsini yoldum. Artık kafam netti.
Ama komşunun bahçesine bakan bahçıvan, kafamın yeniden karışmasına sebep oldu. Bir gün ben bahçede oyalanırken oradan geçiyordu. "Bu bahçenin toprağı bitmiş, toprak eklemek lazım" dedi.
Afalladım tabii. Toprağa neden toprak ekleyecektik ki... Zaten ikisi de toprak... Hem toprak biten bir şey miydi ki... Benim bu gördüğüm şey neydi peki, toprak değil miydi?
Bu işin böyle devam etmeyeceğini anladım. Internet'i açıp okumaya başladım ve birinci dakikada golü yedim.
Bu yaşıma kadar ben toprağı, minerallerin karışımından oluşan cansız bir madde sanıyordum. Kayayı balyoz ile parçalarsan toprak olurdu bana göre... Toprağın, minerallerin yanında, bir sürü organizmayı da içine alan karmaşık bir canlı olduğunu yeni öğreniyordum.
Tabii ki toprağın içinde bir sürü organizma olduğunu önceden de biliyordum ama onları, toprağın bir parçası olarak görmüyordum. Toprak, bizim beton evler gibi cansız bir şeydi, organizmalar da onun içinde yaşayan ayrı şeylerdi. Meğer öyle değilmiş.
Okumaya devam ederken toprağı nasıl tanımladığımızın çok fazla şeyi değiştirdiğini farkettim. Mesela toprağı cansız bir şey olarak düşünürsek ve toprakta azot eksikse, kimyevi maddeler satan bir yerden azot temin edip toprağa attık mı, sorunu cözmüş oluyorduk. Ama toprağı canlı bir şey olarak düşünüyorsak ve attığımız kimyasal topraktaki organizmalara zarar veriyorsa bırak sorunu çözmeyi, çok daha büyük sorunlara sebep oluyorduk.
Bütün cahilliğime rağmen aslında durumum çok da kötü değildi çünkü komşunun bahçıvanının da bunu bilmediğini farketmiştim. O da toprağı cansız bir şey sanıyordu. Ona göre de toprak tükenen bir mineral karışımıydı. İçindeki mineraller bitince, mineralleri tam olan yeni toprak almak gerekiyordu veya o mineralleri eklemek gerekiyordu.
Sonuçta şuraya geldim: Ben bu işlerden anlamıyordum ama uzun zamandır bu işlerle ilgilenenlerin de bilgisine pek güvenmemek lazımdı. O nedenle Internet'ten araştırarak, deneyip gözlemleyerek bahçede bir şeyler yapmaya karar verdim.
|