Sevgili
akçabardak çok teşekkür ederim. Ne kötü şeyler yaşamışsınız, sonunda evinizi bırakıp gitmek zorunda kalmanız ise elimde olmadan içimi burktu.
Biz kiracıyız burada sonuçta ve inşallah bir an evvel (mümkünse güzel bir sebep ile) kurtuluruz bu evden, bu kötü insanlardan...
Şimdi hatırlıyorum da kışın balkonuma derme çatma kurduğum seranın rüzgarda çıkardığı hışırtıdan bile rahatsız oluyorlardı utanmadan ama artık benim yüzüme bile bakabileceklerini sanmıyorum. Çünkü bende bardak taştı, o sessiz-sakin-sabırlı insan gitti o gün, bundan sonra lafımı esirgemem ve ne haltlar ettiklerini bildiğimi bildikleri için o kadarını göze alamazlar-yani akılları varsa almamalılar.
Önceden eşim de 'boşver' diyordu, 'kendi ayıpları, sen muhatap olma onlarla' ama Ayşenin başına gelenler belli ki onu da çok üzmüş çünkü artık aşağıdaki bakkaldan (o iğrenç yaratıklardan birinin, o gün seneciomu parçalayan kadının kocası olur kendisi) kendi isteğiyle alışverişi hatta selamlaşmayı bile bir anda kesti, bu benim halim-selim eşim için çok büyük bir tepkidir. O bile tavır koyduysa artık ayaklarını denk almalılar.
Bu durumda kapılarına çöp dökmek de ters tepebilir diyorsunuz yani... Başka çözüm bulmak lazım onları rahatsız etmek için, bunun üstünde biraz düşüneyim ben.
