Sizinde bahsettiğiniz mutlu, mesut, birbiriyle ve kendiyle barışık kısaca ortama pozitif enerji saçacak aile-akraba-arkadaş ortamını bulmak, katılmak ve devam ettirmek pek kolay değil günümüz şartlarında. Eskiden iyiydi; elde misket, bacakarasında kargıdan at, midede salçalı ekmek-taze soğan ile sabahtan akşama arkadaşlarla koşup yaramazlık yaparak mutlu olabiliyorduk Ferenç Molnar ın Pal Sokağı Çocukları misali...Şimdi bir kaç yılda bir önlerine çıkan ve sürekli değişen sınavlarla boğuşuyor çocuklar.
Halamların yanına köye gittiğimizde gece - gündüz çat kapı elimizde gaz lambasıyla yan komşulara gidip kahkahalarla sohbet edebiliyorduk, dışarıdaki tuvalete fenerle gitmeye korksakta ateş böceği görme olasılığı hoşumuza giderdi. En büyük zevkimiz ise teyze çocuklarıyla bir araya gelmekti...
Şimdi yok bunların hiçbiri... İnsanlar birbirine yaklaşıp bağları arttırdıkça arızalar ortaya çıkıyor 'taş yakından gelir' misali; insanların hatır için attıkları imzalarla hayatları kararıyor, tüm birikimleri gidiyor ellerinden. Son üç yıldır iki akrabamın bende açtıkları yaraları kapatmaya çalışıyorum mesela... Etrafımda bildiğim akraba şirketlerinin neredeyse hepsi dağıldı. Herkeste bir gösteriş merakı, samimiyet yok, ciddiyet yok, ahlak, çalışkanlık gibi vasıfları ise ara ki bulasın. O yüzden sanal alemde mutlu milletimiz; etliye sütlüye karışmayacak, sahte gülücüklerle gerçeği bildiği halde sevmediği insanlara beğeniler kondurarak başını dinleyecek.
@ Mücevher Çalısı, yeri değildi ama ilk aklıma geliverenleri yazdım. Tonlarca şey var aslında yazılacak... Laura Ingalls ın '
Küçük Ev' inde veya Heidi nin Alplerinde yaşamak belirli yaşın üzerindekilere zaman zaman çekici gelse de günümüzde kucak kucağa mutlu mesut yaşayacak ne ortamlar, ne karakterler, ne zaman ne de para var maalesef...