Çok yoğun günler geçirdik, sağ olsunlar İstanbul'dan gelen misafirlerimizle günlerimiz bayağı hareketli geçti.
Misafirleri yolcu ettik ertesi günü çoluk, çocuk torunlar ve dünürlerimiz geldi.
Torunların şen kahkahaları, koşuşturmaları her tarafı talan etmeleri, isteklerinin bitmemesi yorucu olduğu kadar da güzeldi. Hele Oğuz mest oldu desem yeridir.
Hep derim ya " geldiklerinde seviniyorum ama gittiklerinde daha çok seviniyorum " diye.
Allah eksikliklerini göstermesin bambaşka şey şu torun sevgisi.
Onları da yolcu ettikten sonra başladım evi toparlamaya.....ama bitecek gibi değil diye düşündüğümden dün sabah hiç iş yapmamaya karar verdim ve saat 06.30 da bahçeye çıktım.
Önce balkon kenarında tırmanmaya başlayan clematisleri seyrettim. Beyazlar açıp geçti, morlar sıraya girdi, siaboldiiler halâ açıyorlar.
Sonra aşağı bahçeye gittim önce bir avuç Frambuaz, sonra da 10-15 tane erik kopardım. Onlar benim sabah kahvaltı öncesi nevalem.