Sûz-i Dilârâ'cım, teşekkür ederim.
Ben de kargo alacağım zaman çok meraklanıp, sabırsızlanırım. Hele paketi açarken ki sevinç, heyecan yaşamaya değer.
Biz 1976-1987 yılları arasında köyde yaşadığımız için bir satıcı geldiğinde, kestanesini, fasulyesini, cevizini kapıp gelen kadınları çok iyi bilirim. Büyük olasılıkla, alacakları malın değerinden fazla ürün vermek umurlarında bile değildi. Yeter ki o cicili bicili çeyizlikleri alsınlardı. Bak şimdi ben de eskilere gittim.
O eskilerdeki bohçacıların bohçasındakiler kadar hoş değil,
bu bohçadan çıkan koku. Sanırım bu saatten sonra öldüğünde üzülmediğim bitki olur kendisi. Aman aman, bir daha koklamak mı? Eşim bu leş kokulu bitkiyi fark etse, sanırım terastan aşağı atar. Bak ne güzel açtı diye gösterdim, kokusundan hiç söz etmedim.
Yaşlanmak mı? Yok öyle bir şey. Yeter ki, içimizdeki çocuk yanımız yaşlanmasın. Sevgiyle...