Burada şaşılacak olan hiç bir şey yok ki. Aslında olması gereken bu. Neden mi?
TÜRÇEK bir dernek. Bu derneğin binlerce üyesi var. Derneğin bir ana tüzüğü var ve bu tüzük de dernekler kanununa göre hazırlanmış.
Dernek Ana tüzüğünü değiştirme ve düzenleme hakkı da TÜRÇEK üyelerinden oluşan Genel Kurula ait. Bu tüzükte de genel kurulun nasıl yapılacağı, dernek organlarının nasıl seçileceği açık açık anlatılmış. Peki TÜRÇEK ana tüzüğüne nasıl ulaşılır? Eskiden derneğe üye olan herkese verilirdi. Hala da isteyen olursa veriliyor ancak
http://www.turcek.org.tr/pages.php?p...114&item=0,114 adresinden de tüzüğe ulaşılır.
Bunu niye söylüyorum? çünkü tüzük gereği genel kurulun nasıl yapılması gerekiyorsa o şekilde bir genel kurul yapıldı. Genel Kurul internet üzerinden duyurulduğu gibi tek tek her üye telefonla arandı ve onlara da (-ki maili yazan arkadaşımız e-mail geldiği halde telefonla da arandığını belirtmiş zaten) telefonla ulaşıldı. Yani herkese denildi ki; gel arkadaş üyesi bulunduğun kurumunun genel kurulu var, burada iki yıl boyunca yapılan çalışmalar değerlendirilecek, beğenirsen evet dersin, beğenmezsen onaylamazsın, dahası çıkar beğenmedim ben daha iyisini yaparım dersin..
Bu demokratik bir kuruluşta olması gereken durum.
Şu da olabilir, mevcut durumdan memnun değilseniz bunu son dakika da anladıysanız ne ala ama üyesi olduğunuz kurumun çalışmalarını izliyor, katılıyor, yeni öneriler çalışmalar yapmak istiyorsunuz ama sizi engelleyenler oluyorsa o zaman da sizin gibi düşünenleri bulur, onlarla önceden konuşur, gelin arkadaşlar bu kötü gidişi değiştirelim dersiniz..Plan, proje, bütçe,program
vb. hazırlıklarınızı yapıp gelirsiniz. Çoğunluk sağlarsanız, ya da diğer bir grup varsa onlarla uzlaşı kültürü içinde ortak hareket edersiniz.
Yani sevgili Malina, gerçek anlamdaki sivil toplum kuruluşlarında işler böyle yürüyor, yürümeli.
Ama bir de, "dernekçilik" , "vakıfçılık" gibi benim hiç sevmediğim tanımlamalar var. Bu tanıma giren kişiler bu işi bir meslek gibi görüp hayatlarını kazanma yolu olarak görenlerdir. Hele ki devlet desteğini alıp büyük paralar elde eden vakıf ve dernekler var ki buralarda dönen paranın haddi hesabı yok.
Herhangi bir kurumu zan altında bırakmak niyetinde değilim. Ama bildiğiniz gibi, Kızılay, Türkiye Jokey Kurumu, Türk Hava Kurumu, Deniz Feneri Derneği gibi büyük olanakları elde eden dernekler, ÇEKÜL, TEMA gibi vakıflar var bir de.. Hiç duydunuz mu buralarda gelin, üye olun, bizi idare edecekleri seçin, ya da isterseniz siz idare edin tarzı çağrıları?
Ben hiç duymadım.
TÜRÇEK ise bunu aylar önceden duyurdu. Hatta üye değilseniz gelin üye olun tarzında çağrı yapıldı.
Ama çok fazla ses getirmedi.
Çünkü TÜRÇEK'te yönetici olmak kimseye rant getirmez. Aksine elinizi taşın altına koymanız gerekir.
Dolayısıyla çok az insan elini taşın altına koymaya yanaştı. Bunlardan birisi Malina, birisi de bendim.
Bilmiyorum. Kavgaların olduğu, herkesin en iyi ben bilirim, ben ben ben diye öne çıktığı "aslan sosyal demokratların" genel kurulları, pardon kurultayları mı yoksa TÜRÇEK gibi büyük çalışmalar yapıp tevazu gösteren insanların oluşturduğu (demokratik bir gelenek oluşturmaya çalıştığı) gönüllü kuruluşların genel kurullarını mı yeğlersiniz?
son söz: TÜRÇEK iki yıl boyunca 2023 yılına uzanan stratejik planını geniş katılımlı çalışmalarla hazırladı. Bu plana göre 2023 yılında (50. yılında) en az 100.000 üyesi, 100 profesyonel çalışanı olan, doğası, çevresi korunan bir ülkenin çok güçlü bir sivil toplum kuruluşu olmayı hedefliyor.
Bu hedefe ulaşabilmesi size, bana, herkese bağlı. Lütfen sanal ortamlardan sıyrılıp (sakın yanlış anlaşılmasın ama kesinlike internet ortamına,iletişim gruplarına karşı değilim aksine en tutkulu destekçilerindenim ben) gerçek ortama, dağlara, denizlere, ormanlara, kentlere, köylere gidip birebir ilişkiler kurarak (biraz zahmetli, yorucu ama çok keyifli) çalışmalar yapmak gerektiğine inanıyorum. Sanal ortamı ise bütün bu çalışmaların duyurulduğu, iletişim kurulduğu, biraraya gelindiği çok yararlı bir kıraathane gözüyle bakıyorum.