Dün yazmayı unuttum. Terbiyesizin biri kümesi çökertmiş. Ne arıyorsun kümesin tepesinde, işin ilginci kestiğim dikenli 'gür' dallarını kümesin üzerine atmıştım hep, nasıl yattın o dikenlerin üzerinde. Kırılmış bir tane dalı hafiften göçmüş içeri doğru. İnşallah bir kaç aylık ömrün kalmıştır, kayınpederimle bir gün uğraşmıştık biz onu yapacağız diye...
Yaratığın biri de su bardağımızı kırmış, yazın ilaç karıştırmak için dışarı çıkarmıştık, unutmuşuz, kalmış dışarıda, alışmıştır diye ellememiştim artık, seneye nasılsa dışarıda yine lazım olacak diye düşündüm. Ne istediniz güzelim bardaktan, çiçekli çiçekli pek güzelmişmiş.
Hanımla epey etrafta araştırdık, kanıt yok, yapan mendeburlar oldukça 'soğuk'kanlı, işinin erbabıymış doğrusu, helal olsun. Kümes neyse de bardağa yazık oldu, bir iki dal daha bulur kümesi düzeltiriz de bardağı nasıl yapacaz, çiçekleri de vardı...
Olmayacak böyle kamera koyayım en iyisi...