Sizi "selvi boylum, al yazmalım" ile tanıştırayım...
Ona kavuşmam da benim evlere şenlik hikayelerimden biriyle gerçekleşti aslında. Birkaç ay önceydi. Barınaklar için eski battaniye, yorgan gibi şeyler topluyorum. Facebook ta bir ilan hazırlayıp paylaşmıştım. Bir akrabamız evinde eski battaniyesi olduğunu söyleyince kalkıp ona gittim. Niyet ne? Battaniyeyi almak! Bizim gözler mevzu bahis çiçekler oldu mu radar gibi açılıyor, malumunuz. Akraba nereden bulduysa sahip olmuş bu güzele. Ama bir perişan halde ki sorma. Küçücük bir saksıda ve o saksının da anca yarısı toprak dolu. Ben ilgi gösterince akrabamız "al götür" demesin mi! Tabii ben mutluluktan havalarda. Havalara çıktım çıkmasına ama bize epey uzak akrabanın evi. Otobüse kadar da epey mesafe. Ben ne serden geçerim ne yardan. Yüklendim ikisini de. Bir yandan ya kırarsam korkusu da yaşıyorum. Neyse ki zor da olsa eve ulaştım. Yaprakları neredeyse hiç kalmamıştı. Hava soğuk demedik, saksımızı değiştirdik. Sonuç ortada. Ama bu çocuk hiç dal budak vermeyecek mi ki?
