Uygulanabilir ama iki problemimiz olur.
Birincisi, dört günlük bir çay yapımı sürecinde meyvelerin dekompoze olup içerdikleri minerallerin suda çözünmüş mineral olarak çaya geçip geçmeyecekleri durumu,
İkincisi, mineraller arasındaki dengenin bozulup bozulmayacağı. Yapraklarda bulunan mineral oranlarının bir bitkinin yaşaması ve büyümesi için gereken mineral dengesine sahip olduğunu var saydığımızda, buna belirli bir mineralin yoğun olarak bulunduğu başka bir malzeme ilave ettiğimizde denge bozulur.
Yaptığımız her çayı tahlil edip, mineral dengesini yeniden sağlamak üzere aksiyon almak mümkün olmadığından riskli bir şey yapmış oluruz.
Buna şöyle bir örnek vereyim; normalde yapraklarla yapılacak bir çayda NPK dengesi 120 ppm, 50 ppm, 200 ppm olacak iken, yapılan müdahale ile durum 120 ppm, 50 ppm, 350 ppm durumuna döner ise dengesi bozulmuş bir çay ile beklediğimiz sonuçları alamayız.
İrfan çayı yapımının kritik noktası da bu. Bu çay ile mineral içeren muhtelif organik malzemeleri bir araya getirip bunlardaki minerallerin çaya geçmesini sağlamaya çalışıyor değiliz. Bunu da yapmak mümkün ama bu durumda elde ettiğimiz şeyin içeriğine hakim olamayız.
Bunun yerine basit bir hileye başvuruyoruz. Mineral dengesinin ne olması gerektiğini bitkilerden daha iyi bilecek değiliz. Bu işi bitkilere bırakıyoruz, genel amaçlı olması için farklı özellikte en az iki bitki kullanıyoruz (bu da diğer hile) ve bu bitkilerin yapraklarını kısa sürede dekompoze ediyoruz. Bunu yaparken aynı zamanda aerobik (oksijen seven) mikroorganizmaların üreyip çoğalmasını sağlayarak, ve çaydaki çözünmüş oksijenin de yüksek seviyede olmasını sağlayarak üçüncü ve dördüncü hilelerimizi yapıyoruz
