Kahveye yazdığımda o dönem seçim dönemi olduğu için ana fikir seçim otobüslerinin çıkardığı gürültüydü ve gerçekten canımdan bezdirmişti.
Tarsus'ta bana çok ilginç gelen bir motorsiklet bolluğu var, çok anlamam ama çıkardığı sese bakarak en eski modelinden en yenisine kadar. Evimiz cadde üstünde ve gün içinde belki yüz tane motorsiklet geçiyordur ve bunların çıkardığı gürültünün beynimde müthiş tahribat yarattığını ve belediyeye ya da ne bileyim en azından bir yerlere şikâyet edip içimi dökmeyi düşünürken -----
Ramazan ayıyla birlikte başıma bir de Ramazan davulcusu çıktı. Hayır bize gösterilen davulcu tiplemeleri mani okuyan, davulunu belli bir melodiyle çalan ve ne yaptığının az buçuk şuurunda olan kişiydi. Bizimki eline bir odun parçası geçirip çöpte bulduğu tenekesiyle mahallenin ortasında tenekesine zom zom vurarak koşturan mahallenin delisi gibi. Yani sırf geleneği yaşatmak adına bu gürültüye değer mi? Kendisi farz mıdır? Ki telefonsuz ve dolayısıyla çalar saatsiz ev kalmamışken ve kimse davulcunun sesiyle uyanmazken -uyuyanlar hariç- bu gereksiz gürültü neden? Tutan var tutmayan var, hastası olan, çocukları olanlar var. Mesela bizim Ece Ramazan girdi gireli bu korkunç gürültüyle bağırarak uyanıyor ve tekrar uyuması iki üç saati buluyor, sonra da sabah oluyor zaten dengesi bozuluyor çocuğun ve diğer çocukların, hastaların, sabah işe gitmesi gereken ve oruç tutmayan insanların.
"E klima aç camları kapat" diyebilirsiniz ama ben klimaya karşıyım

insan vücudunun sıcak havaya da ortalama bir soğuk havaya da adapte olması gerektiğini düşünüyorum -kışın soba yakacağız vücut ısımızı koruyacağız o ayrı mesele-, kaçacağım tek serinlik bir ağaç gölgesi olabilir. Serin, klimalı bir evden çıkıp sıcak dış ortama geçmenin de insan vücuduna hiç iyi gelmediğini düşünüyorum. Klimanın sebep olduğu hastalıkları ve çevreye verdiği zararı saymıyorum.
Son iki gündür Oğuz Kağan da uyanıyor bizim davulcunun sesine, bugün mutfağa geldi ağlayarak, kucağıma aldım, davulun sesi susana kadar bekledi, sonra "anne nen nen" dedi, yatağına yatırdım, gözleri yarı kapalı: "anne dôm bitti" dedi, uyudu
Klima konusu açılmışken bazıları "evindeki buzdolabını da at o zaman, şunu da kullanma bundan da vazgeç diyebilirler -ki diyenler de oluyor bu forumda, sitenin çevresel konulardaki genel düşüncesinin aksini savunanları da çok gördüm zamanında.- Şahsım adına vazgeçebildiğim, lüks olarak gördüğüm, olmasa da olur, bunun için elektrikli alete gerek yok, elektriksiz de halledebilirim dediğim her şeyden yavaş yavaş vazgeçiyorum, hepimiz bu kadar vazgeçebilsek yine epey bir mesafe de katedilmiş olurdu herhalde dünya adına.
Konuyu bitkilere bağlamak gerekirse seher vaktinde çiçeklerimi suladım, hanımelim sabah serinliğinde misler gibi kokuyordu
