Başlığın adı "Organik Tarım Hikaye mi?"
Yani uydurma ve gereksiz bir şey mi anlamında. "
Ne güzel sentetik toksik pestisitler (ilaç) kullanılarak nisbeten ucuza ve daha kolay yiyecek üretilebiliyorken birilerinin "organik" diye bir şey icad edip, güya içine zehir ilave edilmemiş, toprağın doğal döngüsüyle beslenen yiyecekleri bir matahmış gibi burnumuza sokmasına ne gerek vardı?" Başlığın çağrıştırdığı şeyler bu gibi düşünceler olsa gerek.
Böyle düşünenlerin sayısı az değil. Bu düşünce tarzını desteklemek, bazen kendilerini de ikna etmek için bir çok argüman da yaratılmış.
Kimi diyor ki;
-
pestisitlerin kanser veya başka akut ve kronik hastalıkların sebebi olduğu geçerli bir şey değil çünkü taa eski mısırda bile kanser varmış, o halde pestisitler kanser sebebi olamaz.
-
İyi ürün almak istiyorsan zehirli pestisit kullanmalısın, yoksa iyi ve yeterli ürün alamazsın.
-
Zehiri dozunda kullanırsan bir zararı olmaz, iyi tarım diye bir şey var, izin verilenin üzerine çıkmayacak şekilde zehir kullandırıyor, böylece yiyecekler sağlıklı oluyor.
Kiminin yaklaşımı ise daha bir garip. Organik üretimde de çok az da olsa toksik olmayan ama sentetik olan girdiler kullanımını "doğal değil" diye eleştirirken kendi yetiştirdiğinde veya tükettiğinde toksik pestisit kullanmakta ve kullanılmasında hiç bir çekincesi yok.
Kimi de benzeri yaklaşımla organik üretimi tekelci şirketlerin hegomonyasındaki kötü ve zararlı bir şey olarak nitelemekten çekinmiyor. Gerçek öyle olmasa da önemli değil, güncel söylem ile mühim olan algı yaratmak.
Devlet kurumları pestisit aktif maddeleri için maksimum kalıntı miktarları belirliyorlar. Bunun mantığının ne olduğu ilk bakışta belli olmuyor.
Öyle ya, bir ülkede kalıntı miktarı olarak maksimum 50 mikrograma izin verilen bir zehir, başka bir ülkede 10 veya 5 mikrogram olabiliyor. Bunun sebebi ne olabilir ki? 50 mikrogram olan ülkenin insanları başka insanlara göre zehire daha dayanıklı da onun için mi?
İzin verilen maksiumum kalıntı da ne demek? Neden izin veriliyor? Bu zehirlerin insan sağlığına faydası mı varmış? Gıdanın ve beslenmenin bir parçasımıymış? Ne hakla böyle bir izin verirlermiş?
İsveç'te organik tarımı ve üretimi desteklemek için ne mümkünse yapacağını ilan eden Coop adlı süpermarket, İsveçli 3 çocuklu ve pahalı olduğu gerekçesiyle organik tüketmeyen bir aileyi 2 haftalığına sadece organik beslenmeye davet etti. Ailenin mutfağındaki tüm besin maddeleri organik olanlarla değiştiriliyor. Deneyin başında çocuklardan alınan idrar örneklerinde pestisit, fungusit, büyüme hormonları v.b kalıntılarına rastlanırken, iki haftalık organik beslenme sonunda kalıntılardan neredeyse hiç eser kalmıyor.
İsveç Çevre Araştırma Enstitüsü isimli organizasyona yaptırılan çalışmanın detay raporu
burada.
Son iki çift laf, organik (
zehir ilavesiz ve doğal besleyicilerle büyütülmüş) yiyeceklere hikaye diyen akıl-baliğ olması gereken kişilere. Kendinize ne yaparsanız yapın, istiyorsanız ve az geliyorsa salatanıza birer damla glyphosate ve deltametrin damlatın, ama lütfen çocukları buna kurban etmeyin.