Dün (16.05.2015) tarlayı sürmek, ufaktan ekim-dikim işine başlamak için yaylaya çıktık.
Kayınpeder her zamanki gibi önden çıkıp "nerede kaldınız" diye bizi fırçaladı

10-20-20 gübreyi klasik usül bahçeye serpti, 50 kg. lık çuvalın dibinde biraz kaldı. Kalanları dahlia-ortancaların dibine atarız.
Daha sonra pulluk ile birkaç sıra açtı ancak toprak sert olduğu için "drenaj bulup toprağı kabarttıralım önce" deyip drenajı olan birini bulmaya gitti merkeze. Drenaj aratınca karşılığını bulamadım sanırım 'kültivatör' olmalı. Yarım saat sonra geldiğinde kahvedekilerin çoğu haftaya ekip-dikin havada ülker var demişler. Ayrıca ayın yenisi olmak üzereymiş, ekilenler kurtlanır, dikilenler olmazmış. İnternetten aratınca net birşeyler bulamadım. Eskiler demişse doğrudur, vardır bir bildikleri deyip olayı erteledik. Kayınpeder attığımız gübreler dışarıda kalıp etkisini kaybetmesin diye pulluk ile sürüp toprakla karıştırdı. Bu kez toprak kurumasın tavı gitmesin diye sürgü ile tekrar kapattı. Kayınpedere çok borçlandık, 'babalar günü' gelsin de helalleşelim...
Traktörü beklerken geçen sene yaptığımız kompost çukurunu açtım, tabi önce nerede olduğunu buldum. Sınırlarını işaretlemezseniz sonra benim gibi kürek saplayarak bulmaya çalışırsınız.
Kompostun içi solucan dolu ve nemli.
Üzerindeki solucanvari beyazlar marangoz arkadaştan aldığım tahta talaşındaki boya, kaplama gibi sanayi artıkları. İlk aldıklarıma dikkat etmediğim için böyle oldu. Sonraki aldığım talaşlar un gibi olmasa da sırf ahşap rendesinden oluştu.
Yeni kompost çukuru açmak için etrafı kazarken ince sanayi artıklarından geçen sene açtığım ikinci kompost çukurumu buldum tesadüfen

Ancak ilkine göre bunda solucan çok daha az ve kuru. Minik beyazlıklar olmasa kompost çukuru olduğunu anlamak zor. Tabi kazması daha kolay.
Neyse amacım kompost çukurundan alacağım toprağı maydanoz ekeceğim alana dökmek ve tohumları bunun içine ekmek idi. Tabi bizim iş haftaya kalınca aldığım kompostları tekrar yerlerine döktü, biraz suladım ve kapadım.