Sağlık ve spor dışında uzmanlık iddia edebileceğim bir alan yok, dolayısıyla schlumbergera konusunda da elbette uzman değilim.
Yazacaklarımın 'ahkam kesmek' nevinden algılanmasını istemem, zira haddim değil.
Ancak schlumbergera konusunda, ismini 'Şubat' koyduğum schlumbergera russelliana türü bitkim ile tanıştıktan sonra çok fazla araştırma yaptım.
Şubat'ı bulduğumda perişan haldeydi, onu kurtarabilmek için epey uğraştım ve sonunda şükür ki başarılı oldum. Hatta minik minik çiçek tomurcuklarını çıkartmaya bile başladı artık.
En sevdiğim bitki sorulunca onun adını vermiyor olsam da onunla bağımız diğerlerinden çok farklı, Şubat benim çocuğum gibi oldu.
Gelişindeki perişanlığını gördükten sonra dedim ki 'kurtarayım diyorsam onun istediği şartları en iyi şekilde sağlamalıyım' ve başladım araştırmaya...
Türkçe kaynak sıkıntısı hepimizin malumu, yine de önce Türkçe bilgileri araştırdım.
Öylesine baştan savma bilgiler/öneriler verilmiş ki aslında bitkinin istekleriyle pek bağdaşmıyor.
Diyeceksiniz ki madem bağdaşmıyor bu bitkiler yıllardır nasıl yetiştirilebiliyor?
Şöyle ki bitkiler mecburen mevcut şartlara adapte olmaya çalışıyor, doğası gereği dayanıklı olduğundan bir şekilde eldeki şartlara uyum sağlamayı başarabiliyor da...
Ne yapsın gariplerim, diyemiyorlar ki 'şunu şunu istiyorum, bunu istemiyorum, susadım, köklerim acıyor, of güneş yakıyor beni' diye...
Sonrasında ister istemez yabancı kaynaklara yöneldim ve bol bol üstelik de birbirleriyle çelişmeyen, tutarlı ve deneyimlerle de desteklenmiş bilgilere ulaştım.
Bu bilgiler (kısa sayılabilecek deneyim sürecimde) kendi gözlemleyebildiğim durumlarla ve bitkinin doğal ortam şartlarıyla da örtüşünce 'tamamdır' dedim.
İstiyorum ki sizlerle paylaşayım doğru bilinen yanlışları, yanlış bilinen doğruları...
*Temelden başlayalım; öncelikle schlumbergera türleri süzek, gözenekli ve bol humuslu toprak ister.
Toprak karışımlarında yaprak/ağaç kabuğu çürüntüsünü severler.
Köklerinin hava ile temas edebilmesine ihtiyaçları vardır.
Uygun toprak karışımı kullanıldığı takdirde ekstra besin takviyesine gereksinmezler, en fazla yılda 2 ya da 4 kez (sadece ilkbahar ve sonbaharda olmak şartıyla) sulandırılarak seyreltilmiş besin takviyesi verilebilir o kadar.
Vereceğimiz fazladan besin takviyesi bir süre sonra bitkiyi yoracaktır.
-Doğada bitkinin yeri malumunuz üzere hiç değişmez, bu nedenle mümkün mertebe yaz-kış uygun olacak bir yer belirleyerek bitkimizi sürekli aynı yerde tutmamız gerekir. Yani yazın şuraya alayım, baharda burada dursun, kış için de şuraya alırım mantığıyla bitkiye yer değişikliği yaşatmak onu strese sokar.
*Schlumbergera türü bitkiler bol nemli, asla rüzgar almayan ama kesinlikle havadar ortam ister.
*Güneşle direkt temas onların doğasına uygun değildir, doğal ortamlarında güneşi ancak tadımlık görebilirler.
Bu nedenle bitkinizi sürekli, gün boyunca güneşi (toplamda) en fazla 1-2 saat eğik şekilde gören ama gün boyu aydınlık olan bir yerde tutmalısınız. Bitkiniz bu sayede mevsim geçişlerini, hava sıcaklığından ziyade gün uzunluğu ve gün kısalığından ayırt edebilecektir.
Yani 'ilkbaharda güneş görsün, yazın gölgeye alayım ama kışın da güneş görsün mutlaka, yoksa çiçek açmaz' şeklindeki yaklaşımlar kısa vadede olumlu sonuçlanmış gibi görünse de bitkinize eziyetten başka bir şey değildir ve uzun vadede bitkinizi kaybetmenize sebep olabilir.
(!)Bitkinin gelişme-dinlenme-gelişme-dinlenme-çiçeklenme-dinlenme şeklinde bir döngüsü vardır ve bu döngünün işleyişi tamamen gün kısalığı/gün uzunluğu ile tetiklenir. Havanın aydınlığı onlar için bir nevi pusuladır.
Bitkinizin sağlıklı/sağlıksız olduğunun en iyi göstergesi yapraklarıdır.
Sağlıklı bitki:
Yaprakları etli, parlak, diri ve yeşil renkte (renk değişimi, bitkinizin kendini bir ya da birkaç etkenden korumaya çalıştığını yani memnuniyetsizliğini gösterir)
Sağlıksız bitki:
Pörsümüş, içe kavislenmiş, incelmiş, mat, rengi kızarmış (tamamen ya da kısmen) yapraklar.
(Rengi pembeleşen/kızaran yapraklar görsel olarak bize hoş görünebilir ancak aynen cildimizin bronzlaşması gibi tamamen güneşten korunmaya yönelik bir çabanın göstergesidir)
*Bir diğer sıkıntı sulaması ile ilgili olarak karşımıza çıkmaktadır.
İlkbahar ve sonbahar bu bitkinin gelişme dönemleridir. Yaz, sonbahar sonu (çiçeklenme öncesi) ve kış (çiçeklenme sonrası) olmak üzere 3 dinlenme dönemi vardır.
Bitkimizin toprağı asla ama asla tamamen kurumamalıdır!
Sulama, bitkinin toprağı üstten 1-2cm derinliğe kadar kurudukça yapılmalıdır!
İlkbahar, yaz ve sonbahar döneminde sulama:
Sulama akşam güneş battıktan sonra ya da sabah çok erken saatlerde yapılmalıdır.
Özellikle sıcak ve güneşli günlerde gün içinde (hele ki öğle saatlerinde) yapılan sulama, diğer bitkilerin aksine schlumbergeralarda şok etkisi yaratır.
Bitkimizin sulaması her zaman saksı üstünden ve bol su (tercihen yağmur suyu) ile yapılmalıdır, saksı toprağının/köklerin tamamı ıslanmalıdır. Saksı altındaki drenaj deliklerinden su akıp gitmeli, saksı alt tabağında birikmiş su kalmamalıdır.
-Yaz dinlenmesinde bitkinin gelişmesi tamamen duracaktır ancak sulaması aynı şekilde devam ettirilmelidir.
Yazın hava çok sıcak olacağı için her gün batımında bitkiye fıs fıs ile sisleme yapılmalıdır.
Sulama için toprağın üst yüzeyindeki kurumayı baz alacağımızdan 'şu kadar günde bir ya da haftada ... kez' diyemeyiz. İhtiyacı bize toprak söyleyecektir.
Sonbahar sonu, kış döneminde sulama:
Sonbahar sonunda (günler kısalmaya başladığında) sulamayı azaltmamız gerekiyor. Şöyle ki yine toprağın üst yüzeyi 1-2cm derinliğe kadar kuruduğunda sulayacağız ama bu kez bol su ile değil, sadece toprak genelini ve kökleri hafif nemlendirecek kadar yani az miktarda su ile sulayacağız.
Asla toprağın/köklerin tamamen kurumaması gerekiyor, toprağı her zaman 1/3 oranında nemli kalmalıdır!
İşte bu dönem bitkinin gün kısalığını ve havadaki ısı düşüşünü algılaması, çiçeklenme için önemlidir. Eğer iç mekanda bakılan bir bitki ise bulunduğu yerde yapay aydınlatma ve ısıtma kesinlikle olmamalıdır, ortamı çok havadar olmalı ama rüzgar kesinlikle almamalıdır.
(Bazı yerlerde bu dönem bitkiye karartma uygulayarak çiçeklenmesini garanti altına almaya-çiçeklenme zamanını yönlendirmeye çalışırlar, elbette ticari kaygı nedeniyle yapılan bu uygulama da bitkiye külfettir. Doğal şartlardaki gün kısalığını algılayan bitki eğer sağlıklıysa zaten çiçek tomurcuğu oluşturmaya çalışacaktır )
Tomurcuklar çıkmaya başladığında ise toprağın gözle görülebilen üst yüzeyi kurudukça azar azar olmak üzere (az miktarda su ile, toprağın üst yüzeyini ıslatacak kadar) düzenli sulamamız gerekiyor.
Asla bitkiyi yerinden oynatmamalıyız!
-Bitkimizin çiçeklenme dönemi bittikten sonra (kış) tam olarak 1 ay boyunca mutlak bir dinlenmeye ihtiyacı olacaktır. Bu dinlenme döneminde bitkimize kesinlikle hiç su vermeyeceğiz, yerinden oynatmayacağız, bitkimizi strese sokabilecek şeyler (budama, saksı/toprak değişimi, besin takviyesi gibi) yapmayacağız.
Aslında bitkimizi bu dönem '1 ay boyunca bulunduğu yerde tam anlamıyla unutacağız' demek daha doğru olur.
Kış dinlenmesinin (yani çiçeklenme bittikten sonra bitkimizi bir kenarda unuttuğumuz 1 ayın) sonunda saksı üstünden bol miktarda sulayarak bitkimizi bahara uyandırıyoruz ve böylece döngümüz olması gerektiği gibi devam etmiş oluyor...
Not1: Ülkemizde yaygın olarak 'schlumbergera russelliana' ve 'schlumbergera truncata' çeşitleri yetiştirilmektedir. Bunların dışında 'schlumbergera orssichiana' ve 'schlumbergera opuntioides' olarak iki türü daha vardır. Bütün çeşitlerin çiçek yapısı aynı olmakla birlikte yaprak yapısı farklılıklar göstermektedir. Çiçeklenme zamanları hepsinde kış dönemidir ancak zamanlamada küçük farklar görülebilmektedir.
(Ülkemizde yetiştirilen yaygın türlerden örnek vermek gerekirse 'schlumbergera truncata'lara nazaran 'schlumbergera russelliana'lar daha geç tomurcuklanır/çiçeklenirler.)
Not2: Görsel örnek olması açısından
ilk fotoğraftaki bitki 'schlumbergera russelliana', ikinci fotoğraftaki bitki 'schlumbergera truncata'dır.
Schlumbergera orssichiana:
Schlumbergera opuntioides:
Herkese bol çiçekli bir kış diliyorum
