View Single Post
Eski 07-09-2014, 22:56   #160
jinekolog1959
Ağaç Dostu
 
jinekolog1959's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-03-2013
Şehir: Ankara
Mesajlar: 120
Exclamation

Ceviz yetiştiriciliği dışarıdan görüldüğü gibi kolay ve zahmetsiz değil, aksine çok meşakkatli bir süreç. “Fidanı dikerim, olur” diye düşünen varsa çok yanılır.

Bu sezon benim için çok zorlu ve sıkıntılı geçti. Fernor zaten çok geç uyanan bir tür, rakımım 1200 metre, bir de ilk dikim yılı olunca fidanların uyanmaları iyice gecikmiş, 9 Mayıs’tan başlayarak Mayıs sonuna kadar yavaş yavaş ancak uyanabilmişlerdi.

1850 fidanın yaklaşık 250’si hiç uyanamadı. Bu fidanları söktüğümde hiç kök yapamamış olduklarını gördüm. Fidanlar açık köklü olarak gelmişler, fakat toprak donduğundan 2.5 ay hendeklenmiş olarak bekledikten sonra dikimleri gerçekleşebilmişti. Dikilirken her ne kadar saçak kökler normal görünümde idiyseler de, muhtemelen önemli bir kısmında mikroskopik düzeyde soğuk hasarı oluşmuş olmalıydı. Belki de Nisan ve Mayıs’ta aralıksız devam eden yağışlar bu fidanların köklerinde çürümeye yol açmıştı. 150 civarında fidan ise uyanıp filiz atmış, sonra devamını getiremeyip kurumuştu. Bunlarda da saçak kök gelişimi yok denecek seviyedeydi ve muhtemelen barındırdıkları özsu ile filizlenmişlerdi. Her ne sebeple olursa olsun, %20’yi aşan çok yüksek oranlı bir fireyle işe başlamak oldukça moral bozucu olmuştu.

Haziran’ın son haftasına girmiştik . Sezonu tamamen kaybetmeden kayıpları telafi edebilir miyim diye yeni bir arayışa girdim. Tüplü fidanlarla kayıpları kısmen ikame etmeyi planladım. Ekiz fidancılık’tan Okan Bey temmuz sıcaklarında dikimin çok fazla fire getirebileceğini, Eylül’ü beklemenin daha iyi olabileceğini söyledi. Gene de riski alıp getirttiğim fidanlar, gerçekten çok büyük stres yaşadılar. Dikilenler birkaç gün içinde yapraklarını dökmeye başladılar, birçoğu tüm yapraklarını kaybetti ve sadece bir gövde halinde kaldılar. Dikmeden tüpte ve gölgede muhafaza ettiğim ve düzenli sulanan fidanlar dahi çoğu yapraklarını döktüler, onların bile içlerinden birkaç tane kuruyan oldu.

Zannediyorum ki 400 rakımdan 1200 rakıma çıkmak ve aşırı sıcak giden, kimi günler 40 dereceyi bulan sıcaklar hepsini strese sokmuştu. Bu yılın olağanüstü koşullarının, kışın hiç kar yağmayıp, baharda aşırı yağan yağmurların, donların, doluların ve normallerin çok üzerinde giden temmuz sıcaklarının da bu sezon yaşadığım yüksek oranlı fidan kayıplarında etkili olduğunu düşünüyorum. Bir kısım fidanımın da fare ve köstebek kurbanı olduğuna şahit oldum.

Tüplü fidan kayıplarında önemli bir etkenin de sulama rejiminde tansiyometre kullanmamam ve sulama aralıklarını iyi ayarlayamamam olduğunu düşünüyorum. Sezon başlarında sulamalarda temkinli gidiyor, Mayıs boyunca gerçekleşen aşırı yağışları ve toprağımın killi yapısını göz önüne alarak her fidana 32 litre olmak üzere 10 günde bir sulama yapıyordum. Sıcaklar giderek artınca 7 günde bir sulamaya başladım. Haftalık sulamalara geçince bitkilerdeki stres giderek azaldı ve kendilerini hızla toparladılar. Ama bu arada yeni dikilen fidanlarda da önemli fireler oluşmuş, ilk dikilen fidanlarda da kuruma ve kayıplar devam etmişti.

Hasılı bütün bu mücadelelerin neticesinde, sezon sonuna doğru yaklaştığımız Eylül başı itibarıyla 1850 fidanımdan takribi 1600 kadarı var olma savaşını kazanmış ve yerine sağlamca tutunmuş durumda. 250 kadar gelişemeyen ve kuruyan fidanı da Mart ayında açık köklü fidanlarla yenilemeyi planlıyorum.

Tutan 1600 fidan, böyle zorlu bir sezonda olabileceği kadar tatminkar gelişti. Zaten birçoğunun yapraklanması Mayıs sonuna doğru ancak gerçekleştiğinden, bu sezon boylanmalarını teşvik etmeyip, zaten kısa olan vejetasyon süresince asıl olarak köke çalışmalarını istedim. Seneye Haziran’da liderleri belirleyip tek gövdeli olarak geliştireceğim. Şu anda fidan boyları 40 ile 140 santim arasında oldukça geniş bir yelpazede değişkenlik gösteriyor. Tamamı iyi durumda, streste olan kalmadı.

Sezon boyunca antraknoz, bakteriyel yanıklık veya diğer bir hastalık belirtisiyle karşılaşmadım. Fidan çukuru başına yaklaşık 250 kg ahır gübresi kullanmış olmama rağmen toprakta kök bölgelerinde hiçbir kurtlanma veya böceklenmeye rastlamadım. Antraknoza karşı aldığım Maneb ilacını kullanmaya da gerek görmedim. Gövdeleri beyaz plastik boyayla Murat’a bu hafta boyatıyorum, buna ancak yeni fırsat bulabildik.

Otla mücadele de bu sezon beni çok zorladı. Murat’ın çabaları dışında 3 kez de toplu olarak işçi getirtip ot alma ve çapalama yaptırdık. Hala da otla mücadelemiz devam ediyor.

Sulamaya Eylül ortasına kadar devam edeceğim, bitkilerin bir daha strese girmelerini istemiyorum.

Ortalama gelişim düzeylerinin görülebilmesi için bazı fidanlara ait resimleri ekliyorum:

Eklenti 516613Eklenti 516617Eklenti 516618Eklenti 516619Name:  001.jpg
Views: 3656
Size:  28.5 KBName:  003.jpg
Views: 3688
Size:  20.7 KBName:  004.JPG
Views: 3649
Size:  68.0 KBName:  006.JPG
Views: 3638
Size:  54.1 KB

jinekolog1959 Çevrimdışı   Başa Dön