Yağmur şiddetini kesmiyor, sıra aralarımda oluşmuş dereler de suyu büyük bir gayretle tarla dışına drene ediyordu. Arabanın geri dönüşte yola saplanması riski giderek arttığı için daha fazla beklemedik ve köye döndük. Hasar tespitini ertesi gün Murat yapacaktı. Ziraat Bankası'ndan sertifikalı fidan kredisi kullanırken bir sigorta yapmışlardı ama ne sigortası olduğunu sormamıştım. İlgili arkadaşı cepten aradığımda yapılan sigortanın benim hayat sigortam olduğunu, tarım sigortası yapılmadığını söyledi.
Ertesi sabah Murat erkenden çizmelerini kuşanmış, tarlayı dolaşmış, hasar raporu için beni aramıştı. Hiçbir fidanın gövdesinde gözlenebilir en ufak bir hasar yoktu. 60-70 cm boyundaki hardal otları fidanların çevresinde kalkan görevi görmüş, kuzeyden 45 derecelik açıyla gelen doludan kendileri tamamen yatmış, ama fidanların gövdeleri korunmuştu. Yaprakların yaklaşık üçte birinde yırtıklar, delikler, kararmalar oluşmuştu ama bunun bir önemi yoktu. Yenileri hızla çıkmağa devam ediyordu. Murat'ın sırtlardaki otların muhafazası yönündeki ısrarı bu badireden fidanlarımızı korumuştu. Belki de benim Murat'ta gördüğüm o bilgelik, tabiatı tanımanın ona kazandırdığı önsezilerinden kaynaklanıyordu.
Bu arada kendi hakkımı da yemeyeyim. Bir aydır hemen her gün yağan yağmurlarla zaten suya doymuş bu tarla, üzerine 24 Mayıs'ta yağan binlerce ton suyu drene edecek eğime, doğal drenaj kanallarına sahip olmasaydı, fidanlarımın hali ne olacaktı düşünmek bile istemiyorum. İlla eğimli arazi aramanın, sırta dikimin, sırtı yüksek tutmanın, eğim yönünde konumlandırmanın ödülünü şimdiden almaya başlamıştım.
Bu yazının bir yerlerinde 'Arazi dağın zirvesinde konumlandığından, sel baskını riski sıfırdı' diye yazmıştım. Daha yazının mürekkebi kurumadan yalancı çıkmış, zirvede bile seli görmüştüm.Küresel ısınmanın mevsimleri ve meteorolojik olayları giderek "öngörülemez" hale getirdiği günümüz dünyasında; benim cevizcilik yapmak isteyen tüm kardeşlerime naçizane tek bir tavsiyem olabilirdi: Lütfen eşeğinizi önce sağlam kazığa bağlayın, sonra Allah'a emanet edin...
SONSÖZ
Bu bahçe büyük bir sabır ve emekle yaratıldı. Beş yıldır her gün poliklinikte ortalama 70-80 hasta baktıktan sonra hastanede ayda 6-7 gece nöbet tutuyor, sabaha kadar doğum ve ameliyatlarla uğraştıktan sonra nöbet ertesi izin günlerimde bu işle ilgileniyor, bürokratik işleri takip ediyor, Ankara, Polatlı ve köy arasında mekik dokuyordum. İki yıl arazi arama, üç yıl da bulduğum bu araziye sahip olma ve adam etme faaliyetleri ile geçti. Doğruları aramaya ve yapmaya çalıştım, ama muhakkak ki pek çok da yanlış ve eksik işler yaptım. Şu an daha işin başındayım. Ceviz hakkında öğrenebildiklerim, henüz bilmediklerimin yanında solda sıfır.
Şu an itibariyle fidanlarımın keyfi gayet yerinde, çok geç uyanmalarına rağmen pek çok sürgün şimdiden 40 cm’yi bulmuş durumda.
Meslek yaşantımda binlerce çocuk doğurtmuştum. Şimdi de 1860 tane yeni çocuğum olmuş gibi sevinçliyim. Onları büyütürken de deneyimlerimi paylaşacağım.
Bu zorlu süreç boyunca başta maddi manevi her sıkıntımı paylaşan sevgili eşime, arazi seçimi konusunda hiç unutamayacağım katkılar sağlayan Sn. Burhanettin Sütçü’ye, tür seçimi konusunda ısrarla Fernor’u işaret eden Sn. Yaşar Akça’ya, dikimlerimi yapan Etüd Zirai Danışmanlık’tan Sn. Tamer Tanrıverdi’ye, sağlıklı fidanlarımı temin eden Ekiz Fidancılık’tan Sn.Ramazan Ekiz ve Okan beye, köydeki elim ayağım ve gözüm olan Murat kardeşime, pek çok bilgiyi öğrendiğim siz değerli Forum üyesi ceviz dostlarına sonsuz teşekkürler.
Bu paylaşımı okuyan tüm forum üyelerinden ricam, görüş, yorum, öneri, eleştiri, akıllarına ne geliyorsa iki satırla dahi olsa ifade etmeleri. Herşey gönlünüzce olsun.
Düzenleyen jinekolog1959 : 13-09-2014 saat 15:17
|