View Single Post
Eski 08-06-2014, 01:33   #44
jinekolog1959
Ağaç Dostu
 
jinekolog1959's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-03-2013
Şehir: Ankara
Mesajlar: 120
Tüplü fidanlarımı sonbaharda dikmeği planlamıştım. Ama Sn.Ramazan Ekiz telefonla o yıl yazın aşırı sıcak gitmesi nedeniyle seralardaki tüplü fernor fidanlarının bekledikleri gelişmeyi gösteremediğini, boy ve gövde çaplarının küçük kaldığını, bana istersem çok iştahlı büyümüş olan açık köklü fidanlarından verebileceğini, bunun bana 1 yıl kazandıracağını söyledi. Denizli’ye gidip fidanları yerinde gördüm. Gerçekten de açık köklülerin boyları 2,5 metre civarında ve gövde çapları tüplülerin 3 katı kadardı. Açık köklü fidanlarda karar kıldım. Ama fidanların yaprak dökmesini beklemek gerekiyordu. Denizli’de vejetasyon süresi uzundu. Ramazan Bey sevkiyatın Aralık ayı içinde yapılabileceğini öngörüyordu.

Beklerken dikim için gereken hazırlıkları yapmağa koyuldum. Fidanlar köye ulaştığında indirilmeleri, köyden bahçeye nakledilmeleri, bekletilmeden en kısa zamanda hendeklenmeleri, dikilecek fidanların kök tuvaletlerinin yapılması, tepelerinin 3-4 göz üzerinden vurulması, kesi yerlerinin aşı macunu ile kapatılması, nogall uygulaması yapılması, açık fidan çukurlarına yarımşar kg toz kükürt verilerek kapatılması, fidanların gerekirse dikim tahtaları kullanılarak aşı yeri 5-10 cm toprak üstünde kalacak şekilde dikilmeleri, hereklerinin çakılması, cansularının verilmesi, sonra da kış soğuklarından korunabilmeleri için kümbetlenmeleri gerekiyordu. Bu işlerin aksamadan yürüyebilmesi için bir zirai danışmanlık firması ile anlaştım. Daha önce çitleme işinde ağzım sütten yandığı için bu sefer yoğurdu üfleyerek yiyecektim. Olmasını istediğim her şeyi madde madde yazarak bir sözleşme imzalattım. Bu arada Ankara’da kış bastırmış, tarla karla kaplanmıştı.

Name:  007.JPG
Views: 7939
Size:  63.2 KB

Dikim sözleşmesi yaptığım firma yetkilisi Ziraat Mühendisi Sn. Tamer Tanrıverdi idi. Kendisiyle ilk tanışmam Ankara Gölbaşı’nda 3500 dönümlük Aydeniz Çiftliği’nin sorumluluğunu yaptığı dönemde olmuştu. Bu meşhur çiftliğin içinde bir baraj göleti oluşturulmuş, dağ taş teraslanmış, onbinlerce ağaç dikilmiş ve damlama sulama sistemleriyle donatılmıştı. Tamer Bey bu çiftliğin sorumlu mühendisliğini yıllarca yaptıktan sonra ayrılıp iki mühendis arkadaşıyla bu zirai danışmanlık firmasını kurmuştu. Tamer Bey ‘bitki koruma’ uzmanı, 2. Ortak önemli bir Ziraat Fakültesi’nin ‘bitki besleme’ bölümü başkanı idi.

Fidanlar Aralık ayının ilk haftası sonunda kapalı kasalı bir araçla yola çıktı. Hava dona çekmişti. Kamyon şöförü kar ve tipi nedeniyle yolculuğuna gece devam edememiş ve mola vermişti. Telefonla görüşerek arabayı sürekli rölantide çalıştırmasını söyledim. Titreşim ve egzoz ısısı fidanları donmaktan koruyabilirdi. Nitekim ertesi gün köye gelen kamyonun kasası açıldığında içindeki plastik pet şişelerdeki suların donmamış olduğunu görerek rahatladık. Fidanları Murat’ın ağıla indirdik, kökleri biraz nemlendirdik, üzerlerine branda çektik, elektrikli bir ısıtıcıyı çalıştırarak o geceyi sabaha erdirdik. Ertesi gün fidanlar sahaya nakledildi ve önceden hazırlanmış olan çukurlarda hendeklendiler. Kökler ve gövdelerin alt 40 cm’lik bölümleri tamamen toprağa gömüldü, üzerlerine 30 cm kadar toprak yığıldı. Toprak donmuştu ve dikim için uygun hava koşullarını beklemekten başka seçeneğimiz yoktu. Fidanların 2 metre kadar kısmı açıkta olduğundan hafta hafta Murat’tan bilgi alarak soğuk hasarı olup olmadığını izledim. Kış boyunca birkaç fidanda uçların kararması dışında ciddi bir soğuk hasarı oluşmadı. Bir yandan sürekli meteorolojik tahminleri izleyerek dikim için uygun bir zaman kolluyordum.

Şubat 2014’de havalar son derecede güzel gidiyordu. Toprakta don çözülmüş ve tava gelmişti. Hemen harekete geçtik. Önce Murat’la tozlayıcıları belirten herekleri çukurlara dağıttık. Fernette, Ronde de Montignac ve Meylannaise’lerin hereklerini farklı renkli sprey boyayla işaretledik ve piketaj planımdaki yerlerine yerleştirdik. Tozlayıcı oranım toplam %6 idi. 2 sıra sırf fernor, sonraki sıra 5 fernor 1 tozlayıcı şeklinde gidiyor ve bu düzen hep tekrar ediyordu. Bu şekilde her tozlayıcılı sıra sol ve sağında yer alan birer fernor sırasını tozlayacaktı. Bu düzenin hasat sırasında türlerin karışıp standardizasyonun bozulmaması için de kolaylık sağlayacağını umuyordum.

Daha sonra Tamer bey 3 adamıyla geldi ve hazırlıklar başladı. Bütün dikim çukurlarına 0.5 kg toz kükürt atıldı. Fidanlar hendeklerinden çıkarıldı, 3-4 göz üzerinden tepe vurumları yapıldı. 2,5 metrelik fidanlar ortalama 40-50 cm boya indirildi. Kesi yerleri özenle aşı macunu ile kapatıldı, kök tuvaletleri yapıldı. Gruplar halinde tekrar dikime kadar kalacakları hendeklere konuldu, kökleri toprakla örtülerek sulandı.

Dikim çukurlarının tek tek kürekle kapatılması çok fazla işgücü gerektireceğinden, o sırada başka bir nedenle köyde bulunan bir greyderi kiralamaya karar verdik. Greyder sırtların üzerinde bıçağını 50 cm yükseklikte tutarak aşağıdan yukarıya birer kere gitti ve çukur alt kenarlarında yığılı tüm öbekleri tekrar çukurlara doldurarak 2-3 saatte sırtları eski haline getirdi. Bu işlemden önce çukur yerlerinin kaybolmaması için herekler tekrar sıra aralarına aynı hizada yatırılmıştı. Artık dikime hazırdık.

22 Şubat’ta çavuşlarının yönetiminde 15 kadar Güneydoğulu işçi geldi. Hava yaz günlerini aratmayacak sıcaklıktaydı. Çoğu kadın ve kız, bir kısmı hiç Türkçe bilmeyen Suriye’li göçmen olan bu işçilere önce toplu olarak dikimlerin nasıl yapılacağını uygulamalı olarak gösterdik, sonra 5 ekip oluşturduk. Taban gübrelemesine ihtiyaç yoktu. Tamer Bey, onun 3 adamı ve ben birer ekibe nezaret edecek şekilde işbölümü yaptık. Murat da köklerin açıkta ve rüzgarda uzun süre beklememesi için hendeklendikleri yerden partiler halinde fidanları getiriyor, ekipler ilerledikçe römorku hareket ettiriyordu. Römorkun üzerine yüklenmiş 2 varilin biri su, diğeri nano-cop çözeltisi içeriyordu. Tamer Bey nano teknoloji ile imal edilmiş bu bakır çözeltisinin bitkinin içlerine nüfuz ederek mantar ve bakterilerden koruduğunu söylüyordu. Fidanlar önce su dolu varile daldırılıp kökleri topraktan temizleniyor, sonra ilaçlı su içeren varilde bir süre tutulup dikim için çukurlara dağıtılıyordu. Zaten defalarca gevşetilmiş toprakta birkaç kürek darbesiyle 30 cm kadar birer çukur açılıyor, fidanlar aşı yerleri güneye bakacak şekilde, aşılı sürgün hakim rüzgar yönüne bakacak şekilde çukurlara oturtuluyor, çukur içinde varsa iri taşlar çıkarılıyor, toprak doldurulurken en az iki kez çiğneniyor, aşı boynu en az 5 cm dışarıda bırakılarak dikim tamamlanıyor, herekler kuzeydoğu yönünde fidana 20 cm mesafeye çakılıyordu. 1 aylık meteorolojik tahminleri incelemiş ve artık aşırı bir soğuk olmayacağını öğrenmiştim. Bahar çok yaklaştığından kümbetlemeden vazgeçtim. İlk gün fidanların yarısı dikilmiş, herekleri çakılmıştı. 2. Gün yeni ve erkek ağırlıklı başka bir ekip geldi ve dikimler tamamlandı. Sonraki birkaç gün Murat tankerle tek tek fidanlara 30’ar litre cansuyunu verdi. Fidanlarım toprakla sonunda buluşmuştu. Başvuru dilekçemin üzerinden 3 yıl geçmiş, yaşım 54 olmuştu ama çok mutluydum. Artık ben de “bir ceviz bahçem var” diyebilecektim.

(Devam edecek)


Düzenleyen jinekolog1959 : 10-06-2014 saat 17:34 Neden: yazım hatası
jinekolog1959 Çevrimdışı   Başa Dön