View Single Post
Eski 06-06-2014, 00:22   #25
jinekolog1959
Ağaç Dostu
 
jinekolog1959's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-03-2013
Şehir: Ankara
Mesajlar: 120
Eli kolu bağlı bekleme süreci artık azap verici bir hal almıştı. Bütün prosedürleri tamamlanmış dosyam Maliye Bakanlığı’nca 9 ay önce onaylanarak Başbakanlığa gönderilmişti ve hala hiçbir ses seda yoktu. 2-3 yıldır görüşmediğim arkadaşlarımla karşılaştığımda ‘cevizler nasıl, büyüdüler mi?’ sorusu çok canımı sıkıyordu. Sanki benim kusurummuş gibi ‘henüz tahsis alamadım’ demeye utanıyor, ‘yavaş yavaş büyüyorlar’ gibi cevaplarla geçiştirmeye çalışıyordum. Eşim arkadaş toplantılarında ‘Benim bey ceviz ağası, 2 yıldır köyde traktörü ve maaşlı kahyası var, ama dikili tek bir cevizi yok’ diyerek dalgasını geçiyordu. Tahsisin ne zaman çıkacağı, hatta çıkıp çıkmayacağı bile belirsizken fidan siparişi bile veremiyordum. Çileli bekleyiş nihayet 2013 Mart’ında sona erdi. Benim ceviz macerama yakından tanık olan ve bir dönem bürokraside üst düzey görevlerde bulunmuş çok yakın bir ahbabım bir gün aradı ve “ağabey, müjdemi isterim” dedi. Bir vesileyle görüştüğü bir başbakan danışmanına benim aylardır başbakanlıkta beklemekte olan dosyamdan bahsetmiş, onun hemen açtığı bir telefonla problem anında çözülmüştü.

Tipik bir Türkiye gerçeği yaşanıyordu. O hafta dosyam jet hızıyla onaylanmış, maliyeye gönderilmiş, ertesi hafta defterdarlıktan geçerek Polatlı Malmüdürlüğü’ne gelmişti. O ay araziyi kiraladığımda tahsis dilekçemin üzerinden tam iki yıl geçmiş, ama gene de Polatlı’da hazineden özel ağaçlandırma için arazi kiralamayı başarabilen ilk ve muhtemelen tek girişimci olmuştum.

Ekiz Fidancılık’a tekrar fernor siparişlerimi verdim ve hızla işe koyuldum. Ziraat Bankası’na sertifikalı fidanla meyve bahçesi tesisi , zirai araç alımı, damla sulama sistemi kurulumu ve işletme kredisi olarak 4 ayrı kalem kredi için başvurdum. Krediler çok düşük faizli (yıllık %5) ve 5 yıl vadeliydi. Bunun için gereken ÇKS kaydımı yaptırdım. Bu kayıt İlçe Tarım’dan alınacak tek seferlik hibe ve her yıl alınacak gübre, mazot, toprak analiz destekleri için de gerekli idi.

Traktörüm sürekli sorun çıkarıyor, çift çeker olmadığından taşlı ve eğimli arazide sürekli lastik aşındırıyordu. Önce onu verip üstünü Ziraat Bankası kredisiyle tamamlayarak çift çeker küçük boy yeni ve kabinli bir New Holland traktör aldım. Bir de 2. el damperli bir römork edindim. Artık getir götür işleri için sorunum kalmamıştı.

Name:  255.JPG
Views: 20758
Size:  55.3 KB



Bu arada Murat ile ilgili birkaç söz söylemeliyim. Murat ortaokulu İmam Hatip’te okumuş, dinine bağlı, harama asla el uzatmayan, içkisi sigarası kumarı olmayan, kalender ve gözüpek bir adamdı. Kanaatkar ve çalışkandı. Nohut hasadı yaptığımızda domuzların gelip yemesini engellemek için elde tüfek her gece sabaha kadar arazide nöbet tutmuştu. Saygılı, konuşkan ve espriliydi. Onda Anadolu köylüsüne has bir erdem ve bilgelik görüyordum. İmam Hatip’in ardından Teknik Lise’yi bitirmişti ve elinden her iş geliyordu. Altı yaşından beri traktör kullanmış, kepçe operatörlüğü, demircilik, kaynakçı ustalığı, çobanlık yapmıştı. Traktörün, pulluğun, kazayağının çok büyük olmayan tamirlerini kendisi yapıyordu. Köyün taşını ,toprağını, iklimin huyunu suyunu, yağmurun ne zaman yağacağını, sisin ne zaman ineceğini biliyordu. Çiftçiliğe hakimdi. Köyde sevilen bir kişiydi ve onun ekmek teknesi olan bir araziye köylüden zarar gelmesi düşünülemezdi. Benim için hem işçi, hem kahya, hem bekçi, hem pek çok konuda fikir danıştığım bir kardeş gibiydi. Kışları çobanlık yapmasına izin veriyordum, bu da ona 2. bir gelir sağlıyordu. Benimle çalışmaya başladıktan sonra evinin bahçesine annesi için yeni bir ev daha yapmış, bir de ağıl ve depo inşa etmişti. Bu yapı aynı zamanda benim traktör için garaj görevi görüyordu. Murat hayatında ilk defa traktör ‘sahibi’ olmuş, maaşı ve sigortasının her ay tıkır tıkır ödenmesi onu çaresizlikten kurtarmış, köyde sosyal statüsü belirgin şekilde yükselmişti. Beni kendisi için büyük bir şans ve ‘velinimet’ olarak görüyordu. Vaktiyle “ne köy olur ne kasaba” denilen hazine arazisinin örnek bir ceviz bahçesi olabilmesi için canla başla çalışıyordu. Ben de zaman geçtikçe Murat’ın benim için ne büyük bir şans olduğunu daha iyi görüyordum.

Öncelikle arazinin çevresini beton direk ve kafes tel ile çevirttim. İş makinaları ve kamyonların rahat girip çıkabilmesi için 6 metrelik giriş kapısı yaptırdım. Çitleme için Ankara’nın en büyük tel örgü firmasının arazime en yakın bayii ile anlaşmış, ama ayrıntılı bir yazılı mukavele yapmayı ihmal etmiştim. Nisan ayında, henüz killi toprak ıslakken beton direk çukurlarını açmışlar, direkleri dikmiş, betonlamış ve çitlemeyi bitirmişlerdi. Ağustos gelip de toprak kuruyup kendini çekince direklerin yarısı ciddi şekilde oynamaya başladı. Gidip bayi ile görüştüğümde yeniden betonlamaya yanaşmadı, kusuru toprak yapısına yükledi ve aralara payanda atarak sağlamlaştırmayı önerdi. Canım çok sıkılmıştı. Firmanın müşteri ilişkileri bölümüne ve daha sonra da patronuna ulaşarak işin takipçisi olunca hemen o hafta tüm direkler yeniden betonlandı. Bu sefer hepsi taş gibi sağlam olmuştu.

Bu arada tarlayı önce pullukla sürdürüp ardından kazayağı ile toprağı düzletmiştim. Artık çukur yerlerini işaretleyebilirdim. Sıraları alışıldık şekilde eğime dik, eşyükselti eğrilerini takip ederek doğu-batı hattında ilerleyecek şekilde değil, tam tersine eğim yönünde, kuzey-güney istikametinde konumlandırmayı planladım. Bu uygulama traktörün sürekli eğimde çalışacak olması nedeniyle işleri biraz güçleştirecekti, ama faydalarının daha fazla olacağını umuyordum. Beklediğim faydalar şunlardı:

1- Sıraları yerden 40-50 cm yüksekte oluşturacağım sırtlarda konumlandıracağım için tüm sıra araları doğal drenaj kanalları olarak fonksiyon görecekti. Sıraları aksi yönde konumlandırmam durumunda aşırı bir yağışta yüzey drenajı imkansızlaşacak ve suyun fazlası köklerin en yoğun olarak bulunacağı sırtlarda tutulacaktı ki, bu hiç istenmeyen bir durumdu.

2- Bu konumlanma, hakim rüzgar olan kuzeyli rüzgarların saha içine daha rahat girmesine imkan verecek, çit dikimi nedeniyle artabilecek antraknoz riskini önleyebilecek, dalların kırılma ihtimalini azaltabilecekti.

3- Don riski olan günlerde soğuk havanın çitlerde takılmadan eğim istikametinde kayarak uzaklaşabilmesi sağlanacaktı.

4- Kuzey-güney istikametindeki çitler güneşi maksimum kullanabilecekti. Çitlerin sabah doğu tarafı, öğleden sonra ise batı tarafı eşit şekilde güneşlenebilecekti. Eğer çitleri doğu batı istikametinde konumlandırsaydım tüm yaz boyunca sadece güney cephe güneş görecek, kuzey cephe sürekli gölgede kalacaktı. Çit dikiminin kuzey-güney istikametinde yapılmasının başka bazı bitkilerde verimi %15 arttırdığını okumuştum. Ceviz için elimde böyle bir rakam yoktu ama Ramos da “Walnut Production Manual”de çit dikimi bölümünde kuzey-güney istikametini öneriyordu.

Çitleri tam kuzey-güney ekseninde konumlandırırsam birçok yerde ortalama eğim %12’yi bulacaktı, Oysa saatin aksi yönünde20 derecelik bir eksen kaydırması ile eğim %8’e iniyordu. Bu kaydırma benim kuzey-güney hattında konumlandırmadan beklediğim faydaları engellemeyecek, ama çiftçilik faaliyetlerimi önemli ölçüde rahatlatabilecekti. Nihai kararımı bu şekilde verdikten sonra çukur yerlerinin işaretlemesine başladık. Yeteri kadar ip, kireç ve uçları sivriltilmiş herekler kullanarak işaretlemeyi yaptık. Bahçe sınırlarına 5 mt mesafeden daha fazla yaklaşmadık. Mavi selvi ağaçlarıyla tüm kuzey-kuzeydoğu sınırı boyunca rüzgar perdesi yapmayı planladığım için bu sınırda 6-7 mt mesafe bırakarak işaretlemeyi tamamladık. 1860 adet fidan çukurunun yeri belirlenmişti.

Artık altyapı çalışmasına başlayabilirdim. Fidanı diktikten sonra artık altındaki toprakla oynama şansınız yoktu. O yüzden ıslahat adına ne yapacaksam şimdi yapmalıydım. Kafamda dört aşamalı harekat planımı oluşturmuştum. Kolları sıvadım ve hemen İşe giriştim!..

(Devam edecek)

jinekolog1959 Çevrimdışı   Başa Dön