View Single Post
Eski 05-06-2014, 08:14   #19
ibas06
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 26-09-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 105
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi jinekolog1959 Mesajı Göster
Hocayı yolcu ettikten sonra oturdum ve her şeyi yeniden değerlendirerek “ tamam mı devam mı?” sorusuna cevap aradım. Acaba devam edersem kendi kendimi mi kandıracak, olmayacak duaya amin mi diyecektim? Artıları eksileri, bardağın dolu ve boş yanlarını tekrar tekrar gözden geçirdim. Bardağın boş tarafı “kistli ve killi arazilerde bahçe kurmaktan kaçının” diyordu. Hala bu işten cayabilir, tapulu tarlayı ve traktörü satıp, tahsis talebimden vazgeçip, bir miktar zararı da sineye çekip “zararın neresinden dönsem kardır” diyebilirdim. Ben zor olanı, mücadeleyi seçtim.

Kist tabakasına rağmen devam kararı almamda, bardağın dolu yanını oluşturan aşağıdaki faktörler rol oynamıştı:

1- Ceviz ağacının köklerinin %80’i ilk 1 metrede yer alıyordu. Köklerin oksijene olan talebi nedeniyle gelişim diklemesine olarak derine değil, yanlara doğru oluyordu. Killi topraklarda derinlerdeki oksijen azlığı nedeniyle bu eğilim çok daha belirgindi ve kökler daha yüzeyde yoğunlaşıyordu.

2- Arazide 120 cm’de karşılaşılan kist tabakası kaya gibi tamamen geçirimsiz bir tabaka olsaydı, aşırı yağışlar sonucu suyun kök bölgesinde birikip zarar vermesi ihtimali daha yüksek olabilirdi. Oysa yoğunlaşmış kil ve kireçten oluşan bu tabaka fazla suyu yavaş da olsa sünger gibi emerek üstteki kök bölgesinden uzaklaştırabilirdi. Nitekim daha sonra dikim çukurlarının açılışı sırasında kist tabakasında nemin üstteki normal toprağa göre çok daha fazla olduğuna tanık olmuştuk.

3- Arazinin %10 civarındaki ortalama eğimi, yerçekimi nedeniyle toprak yüzeyindeki suya olduğu gibi, toprak altındaki suya da eğim yönünde hareket vererek doğal drenaj sağlayacaktı.

4- Polatlı’da yıllık yağış miktarı son derece düşüktü ve bu yağışın çoğu da köklerin uykuda olduğu ve oksijene hemen hemen hiç ihtiyaç duymadığı kış ve erken ilkbahar mevsiminde gerçekleşiyordu.

5- Arazi dağın zirvesindeydi ve aşırı bir yağışta çevreden herhangi bir su baskını riski sıfırdı.

6- Fidan çukurlarını geniş ve derin açarak, ayrıca sırta dikim tekniğini uygulayarak her fidanı zaten kist tabakasından en az 2 metre yüksekte dikmeyi planlamıştım.

7- Çit dikimi ve bu sistemde yetiştiriciliğe karar vermiştim. Ağaçlarımın taç büyüklüğü sıra üzeri 4 metre, sıra aralarına doğru her iki yönde 1.5’ar metreden 3 metre, yükseklik yerden itibaren 6 metre ile sınırlı kalacaktı. Bu ebatta tutulacak bir ağacın metrelerce aşağı inecek büyük bir kök sistemine ihtiyacı yoktu.

8- Ağaçlarda (gövde + taç hacmi) ile (kök hacmi) arasındaki orantı, sulama ve gübreleme rejimi ile direk irtibatlıydı. İhtiyaç duyduğu tüm besin maddeleri ve suyu fertigasyon sistemiyle yanıbaşında bulan bir ağaç, enerjisini kök yapmak yerine odun ve meyve yapmaya yönlendirecekti. Uygun budama rejimiyle ve ağaç erken meyveye yatırılarak, ‘ yeteri kadar kök, az odun, çok meyve’ amacına ulaşılabilirdi.

Bu araziyi ıslah etmek için gerekenleri yapacak, ceviz bahçesi hayalimi devam ettirecektim.

Ben devam kararı almıştım ama, bürokrasi bana geçit vermemeye kararlıydı. Bitmek bilmeyen yazışmalardan sonra Polatlı Malmüdürlüğü tahsis talebimin uygun bulunduğunu ve proje hazırlatıp Orman Bakanlığı’na onaylatmam için 3 ay süreli ‘ön izin’ verdiklerini belirten yazıyı gönderdi. Tarih 2011 Aralık ayı idi ve müracaat dilekçemin üzerinden tam sekiz ay geçmişti. Hemen bir özel ormancılık bürosu ile anlaştım, toprak ve su analiz sonuçlarını, meteorolojik verileri toparlayıp götürdüm. Proje hazırlandı, Orman Bölge Müdürlüğü’ne sunuldu. Ama kış gelmiş, araziyi kar kaplamış ve tarlayı inceleme imkanı ortadan kalkmıştı. Araziyi kar kalkmadan inceleyemeyecekleri için malmüdürlüğünden 1 ay ek süre istedim. Ek süre tanındı. Proje Orman Bölge Müdürlüğü’nce 5 ayrı kademede incelendi, istenen değişiklikler yapıldı, sonunda onaylandı. Onaylanan proje Hazine’ye ve Orman Genel Müdürlüğü’ne gönderildi. 2 ay sonra her iki kurumdan da reddedilerek geri gönderildi. Gerekçe,’ tapulu arazi ve hazine arazisi projelerinin ayrı ayrı yapılması gerektiği, tek bir projede birleştirilemeyeceği’ idi. Birden fazla tapulu arazi tek projede birleştirilebilir, birden fazla hazine arazisi de tek projede birleştirilebilirdi. Ama bir tapulu arazi ile hazine arazisinin projesinin birleştirilebileceğine dair mevzuatta bir hüküm yoktu. Bu ayrıntıyı ben bilmiyordum ama projeyi düzenleyen Özel Ormancılık Bürosu da, 5 ayrı imzayla onaylayan Orman Bölge Müdürlüğü de herhalde bundan habersizdi.

Sil baştan 2 ayrı proje hazırlandı, ayrı ayrı tekrar onaya sunuldu. Orman Bakanlığı bu arada yeniden yapılandırılıyor ve Bölge Müdürlüğü’nde projelerle ilgili personel sürekli değişiyordu. Yeni görevlendirilen mühendisler tekrar araziye götürüldü, projeler incelendi,kabul edildi, Hazine’ye gönderildi. Bu arada aylar ayları kovalıyor, Özel Ağaçlandırma Yönetmelikleri sürekli değişiyor, yeni tamimler yayınlanıyor, bu sürelerde yeni proje kabulleri durduruluyordu. Eskiden Hazine arazilerinin tahsisinde son imza Maliye Bakanı’nındı. Benim projeler tam bakanın onay aşamasına gelmişken Başbakanlık bir genelge yayınladı ve Türkiye’nin her yerindeki ve her konudaki arazi tahsisleri için Başbakanlık onayı şartı getirdi. Bütün tahsis işlemleri bıçak gibi kesilmişti. Muhtemelen Başbakanlıkta Türkiye’nin her yerinden yağan binlerce arazi tahsis talebini inceleyip sonuçlandıracak bir idari altyapı da henüz oluşturulmamıştı.

Böylece benim ceviz bahçesi hayalim bir çıkmaz sokakta saplanıp kalmış, sonu belirsiz bir bekleme süreci başlamıştı. Dağ başında, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde, köylünün bile yüzüne bakmadığı, hiçbir rant potansiyeli olmayan 50 dönüm araziyi ağaçlandırmak için başvuran, her türlü şartı yerine getiren bir vatandaşa ancak bu kadar çile çektirilebilirdi. Güya özel ağaçlandırma teşvik ediliyordu. Ya bir de edilmeseydi, vay halimize!

(Devam edecek)
Özel Ağaçlandırma sadece hükümetin bir propagandası sadece laf iş icraata geldiğinde devletin kurumları işi bilmemekte **** zora sokmekta ama milletin kulağına fısıldanmış bir kere söyle destek böyle destek kime sorarsan sor herkez der ama yapanlara sormak lazım varmı devletin desteği diye..??? hepsi hikaye dırnağın varsa başını kaşı gerisi boş iste vatandaşı hali ortada yırtınıp duruyor hocam..

ibas06 Çevrimdışı   Başa Dön