View Single Post
Eski 01-06-2014, 02:57   #596
leventali
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 09-08-2013
Şehir: Mersin
Mesajlar: 617
Hayırlı pazarlar,

Günlerdir yazıp yazmama konusunda kararsızım. Ortaklaşa bir gübre alımı yaptık. Organizasyonu yapmak bana düştü ve yaptım. Hani derler ya elimden gelen bir şeydi yaptım. İşte öyle. Elimden gelecek bir şeydi yaptım.

Arkadaşların güzel duyguları elbette insanı onurlandırıyor. Ancak bu kadar övgüyü de hak ettim mi diye düşünmüyor değil insan.

İyilik ve kötülük bulaşıcı hastalık gibidir. Neşe ve keder de öyle. İnsanlar ne kadar iyi olurlarsa etrafındaki diğer insanlar da iyi olmaya gayret gösteriyor. Ne kadar kötü olurlarsa aynı şekilde insanlığı etkileyebiliyor.

Rahmetli babam için "Ölüyü güldürür." derlerdi. Adam cenazeye gitse, milletin yüzüne tebessüm gelirdi. Hastaneleri hiç sevmezdi. Tüm hasta olan yakınlarının görmek istediği ilk kişi olurdu. Kısaca nereye gitse, yüzlere tebessüm gelirdi. Onun neşesi bir kaç dakika içinde herkese bulaşırdı.

Yıl 1992.
Üniversitedeyim. Türkiye'nin büyük çaplı bir anket verilerini bilgisayara aktarıyorum. Türkiye'deki Belediye Konaklama Otelleri ile ilgili yapılan bir anket. Bire bir görüşülerek yapılan %100 geri dönüşü olan bir anket. Çünkü, her öğrenci kendi şehrinde yapıp getirdi anketi.

İstatistiklere hep farklı bir bakış açısı bulmuşumdur kendimce. Bu özelliğimi bilen hocam sormuştu: Kayda değer bir şey var mı? diye.

Evet, bir kaç kayda değer sonuç vardı ama benim dikkatimi en çok çeken bir örneği vermiştim:

- Evet var hocam. Anket sonuçlarına göre Türkiye'nin %99.99'u sahtekar!

Dolu dolu bir kahkahanın ardından : Nereden çıkardın bu sonucu söyle bakalım, dedi hocam.

Bir soru vardı. 10 maddelik. Yanlarındaki parantez içine alınan bölüme, bir personelde aradıkları özellikleri 1'den 10'a kadar önem derecesine göre puan vermeleri isteniyordu. İşte bu sorunun sonuçlarıydı bana bunu söyleten.

Özelliklerden "Dürüstlük" başlığı, bir kişi hariç hemen herkes tarafından 1. öncelik olarak belirtilmişti. Sadece Nevşehir Belediye Oteli yöneticisi bu başlığı çizmiş ve yanına not düşmüştü:

- Dürüstlük meziyet değildir!

Neden anlattım bunu?

Çünkü yaptığım organizasyon bu kadar övgüyü hak edecek bir organizasyon değildi. Ben çok iyi biliyorum ki, bu toplumun yüzde 90'ı böyle bir organizasyonu hiç karşılık beklemeden seve seve yapabilirdi.

Peki paylaşmayı bu denli seven bu topluma ne oldu da en küçük bir paylaşım örneğinde bile başarılması güç bir olayı başarmışız havası yaratılmaya başlandı?

Yazmamak için çok direndim derken sadece bu konu da değildi direncim. Etrafıma baktığımda, gazetelere göz attığımda öyle konular övgüye değer bulunuyor ve methiyeler düzülüyor ki şaşırıyorum.

Adam takside çantasını unutuyor ve bir çanta parayı taksici müşterisini bulup teslim ediyor. Gazeteler manşet manşet. Dürüstlük timsali taksici..., Bu devirde..., Taksici yevmiyeci şoför çıktı...

Cüzdan bulup polise teslim eden kişi manşetleri süslüyor.

Arabasını durdurup, aşağı inen şoför, yaşlı hanımı karşıdan karşıya geçirdi... Manşet, manşet...

Daha sayamayacağım kadar manşetler. Bunlar bu toplumda ne zamandan beri olağan dışı bir hareket olarak görülmeye başlandı şaşıyorum. İnsanlık gereği, insanın doğasında ve bu toplumun % 90'ının doğasında zaten var bu.

Biz sadece bir birimizden uzaklaştık o kadar. Sanala daldık. 3 köyü içine alacak nüfusta sitelerde kimsenin kimseyi tanımadığı ortamlara girdik. Mahalleden uzaklaştık, şehircilik oynuyoruz. Televizyon dizilerinde gülüyor, oynuyor, üzülüyor sonra da yorganı çekip yatıyoruz. Kimse, kimseye güvenmiyor. Güven de bulaşıdır arkadaşlar.

Biz yüzümüzü % 10'a çevirdik, sessiz çoğunluk % 90'a kimsenin baktığı yok.

Biz toplum olarak, 2 bin yıllık gelenekleri olan bir toplumuz. Bu yüce çınar öyle köklü ki bir fırtınada yok olacak bir çınar değil.

Yere düşen yapraklara, çürümüş birkaç dala bakmayın siz. Köke bakın köke.

Susadıysanız bunlara, görmekse arzunuz % 90'ı, en yakın köy minibüsüne binip, bir ziyaret edin. Şehrinizdeki varoşları bir dolaşın. Bu memleketin % 60'ı karın tokluğuna çalışıyor da elini harama götürmüyor hala.

Her şeye rağmen bu toplumun ar damarı hala çatlamadı. Sadece ar damarı çatlamışlar ortada cirit atıyor o kadar. Ya biz kökümüze yani % 90'a bakacağız ve bu ar damarı çatlamış hastalıklı dallardan kurtulacağız ya da bir yaprakla başlayan hastalığın koca bitkiyi yok ettiği gibi, canımız acıya acıya çürümeyi seyredeceğiz.

Kökümden, geleneklerimden gelen insani duygularla bir işin ucundan tuttum. Bırakalım da biz değil, Batılılar hayret etsin "Böyle insan kaldı mı?" diye. Çünkü bizde yeterinden fazla var.

Saygı ve sevgilerimle...

leventali Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön