Bu foruma düzenli olarak katılamıyorum. Bahane her zaman çok.
Dünyada geçmiş onca yıldan sonra (!) “Mor Salkım” ile yeni tanışmış olduğumu ve bunun utancını yaşadığımı daha önce yazmıştım.
Anlayabildiğim kadarıyla, forumun üyeleri bu konulara coğrafya, iklim, tabiat vs gibi ölçeklerden ziyade daha mikro çerçevelerden bakıyorlar. Bana pek uymasa da anlayışla karşılıyorum. Fakat yine de tohum / çelik vs işleri bana “kafeste kuş besleme” gibisinden bir anlam veriyor.
Bu yıl –geçen yılın aksine- Porsuk kenarındaki peyzaj mor salkımları hakkında kötü haberler vermek için yazıyorum.
Bu yılın morsalkımların yılı olmadığı kesin. Çünkü, şehrin adına “birey” denen çelikleme tipleri (modern bireyler) pek fark edemese de, bu yıl İç Anadolu Yaylası çok kötü bir ara dönemden geçti. Bu konuyu forumda çok daha genel bir başlık altında derinlemesine yazabilmeyi arzu ederdim. Fakat o derinlikte ben de boğuluyorum.
Bir yandan malum bir kuraklık, diğer taraftan gece sıcaklıklarının bütün ilkbahar boyu hiç olmadığı düzeylerde düşük kalmış olması sebebiyle mor salkımlar çiçek açmak şöyle dursun, yapraklarını dahi zor açtılar. Bir önceki sayfada kalmış o fotoğrafların olduğu kesimde “tek bir çiçek salkımı bile olmadı” dersem hiç de yalan olmaz. Eksişehir´de belediyenin nasıl vitrinleyeceğini şaşırdığı Kö
prübaşı´nda bile açmış mor salkımlar zavallı bir halde kaldılar. İnsan onlara baktığında, “hayat denen şeyin ya tam olması, ya da hiç olmaması gerektiğini” çok iyi anlıyor. Yaprakları dahi sarımtrak bir bezginlik halinde kaldı.
İlgili belediye hangisi ise resmen çuvalladı. Mor Salkımları rezil bir şekilde susuz bıraktılar.
“Ağaç budama” bahanesiyle birilerine odun çıkartmak gayreti ise bunlara mum dikti. Gerek mahvolmuş mor salkımların, gerekse budama bahanesiyle telefon direğine döndürülmüş ağaçların fotoğraflarını buraya göndermek saçma olurdu.
Limonluklardakiler (!) veya diğer bölge iklimlerindekiler nasıldır bilemiyorum fakat 2014, Eskişehir´de mor salkımları resmen pas geçti.