View Single Post
Eski 03-05-2014, 00:42   #87
MeyveliTepe
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi leventali
Gelelim topraksız tarım meselesine. Bitkinin hızlı gelişimi, bitki veriminin topraktakine oranla fazla oluşu, daha dirençli oluşu insanların kafasında soru işaretleri yarattı.

Peki neden oluyor bunlar?

1- Topraksız tarımda bitkinin istediği her şart (hava, su, nem, ışık, besin...) koşulsuz olarak sağlanıyor. Bitkinin yetişme ortamında ihtiyaç duyacağı her konu teknik olarak sağlanıyor.

Bu da bitkinin sağlıklı gelişmesini sağlıyor.

2- Sağlıklı bitki, aynı insan gibi daha çok besin tüketiyor. Besini, toprağın ona sağladığı kısıtlarla değil, ihtiyaç duyduğu oranda veriliyor. Verilen maddelerin adı evet kimyasal. Ama bu kimyasallar topraklı tarımda da kullanılan kimyasallar. Yani gübreler. Tek farkı biz sulandırarak, depodan veriyoruz.

Genç ve sağlıklı bir insan, yeterli gıdayla beslendiğinde nasıl ki daha verimli oluyorsa bitkilerin de bizden bir farkı yok. Onlar da verimli oluyorlar. Kısıtlı imkanlarla 1 kilo veriyorlarsa, sağlıklı ve ona sağlanan imkanlarla 3 kilo veriyorlar.

3- Topraklı tarımın vazgeçilmez unsuru olan zirai ilaçlama yapılmıyor. Çünkü toprak koşulları olmadığından, toprak zararlılarıyla mücadele edilmiyor. Sırf bu yüzden bile topraklı tarımla zararı kıyaslanamaz.

4- Meseleye verim açısından bakıldığı için, fazla ürün vermesi öcü gibi görülüyor. Aynı zamanda maliyetinin düşük olması kafada daha da soru işaretleri yaratıyor.
Bu argümanlarda bence çok fazla genelleme var. Bunlar ne topraksız tarımı yüceltir, ne de topraklı tarımı batırır.

Çok detaya girilmeden, sorululan en temel soru, topraksız tarımda üretilen besinler sağlığa zararlı mıdır, değil midir?

Topraksız tarım sadece bir teknik. Teknik tek başına ne zararlıdır ne de değildir.

Ancak, kastedilen inorganik mineral bileşikleriyle beslenmiş sebzelerin sağlığa zararının olup olmadığı olsa gerek.

Buna verilebilir yanıt "inorganik mineral bileşiklerinin" ne olduğu ile doğrudan ilintili.

Söz gelimi, bitkiye arsenikli bir bileşik veriliyor ise, elde edilen ürünün sağlığa zararlı olacağı muhakkak.

Fakat klasik hidroponik uygulamalarında dahi mineral bileşiklerinin ve deneysel formülasyonların hiç birinde bitkinin ihtiyaç duyduğu ve doğrudan besin olarak kullandığı bilinen iyonları içermeyen bileşikler kullanılmaz.

Bu bakımdan marketten alınan kutu, kavanoz, şişe vb. ambalajlarda satılan gıdalardan önemli bir farkı var.

O kutuların şişelerin etiketlerini okursak, aslında bizler için gıda olmayan, sadece kutuların, şişelerin satılabilmesi için gereksinim duyulduğundan irademiz dışında bizlere yedirilen bir sürü madde görürüz. Bunların bir çoğunun bazı kronik hastalıklarla bağlantılı olduğuna dair araştırma ve yayınlar da mevcut.

İçinde sadece bitkinin gerçekten ihtiyaç duyduğu ve doğrudan alabileceği formdaki mineralleri barındıran bir besleme şekliyle elde edilen sebzenin zararlı olma olasılığı var mıdır?

Bence yoktur. Topraksız tarım ile ilgili söylenebilir ve tartışılabilir pek çok şey belki vardır, ama pestisit kullanılmadan, doğru formülasyonlar ile yetiştirilmiş bir topraksız tarım ürününün sağlığa zararlı olmasını sağlayabilecek hiç bir bilinmez mevcut değil.

Yeterince yararlı bir besin midir? şeklinde sorulmuş olsaydı yine çok tartışma götürürdü.

"Kimyasal" sözcüğüne de açıklık getirmeye çalışalım.

Kimyasal olmayan ne var ki? Her maddenin bileşiklerden oluştuğunu, bileşikleri oluşturanların da periodik tabloda yer alan elementler olduğunu hepimiz biliyoruz. Öyle ki, kimse bitkilerin ve diğer tüm canlıların periyodik tabloda yeri olmayan şeylerle beslenebildiğini iddia edemez.

Diyelim ki organik domates yetiştiriyoruz ve domateslerde çiçek burnu çürüklüğüne rastladık, ne yaparız?

Organik bir yöntem kullanalım. 10 gr yumurta kabuğunu ezip un haline getirelim, 400 gr sirkede 3 gün arada bir karıştırarak bekletelim, yumurta kabukları eriyince 20 litre su ile karıştırıp domateslere yapraktan verelim. Kimsenin bir itirazı olmaz.

Alternatif olarak 38 gr kalsiyum asetatı (C4H6CaO4.H2O) 20 litre suda eritip yapraktan verelim dersek kimyasal diye kuşku duyan çok olur.

Oysa her iki yöntemin de kimyasal içeriği birebir aynıdır ve 120 ppm kalsiyum verir.

Karşılaştırma yaparken, kimyasal gübrelerin kullanıldığı, mikroorganizma faaliyetinin sıfırlanmış olduğu topraklı tarım ile karşılaştırma yapmamak gerek. Birincisi, ticari gübrelerin, kaplama ve dolgu maddelerinin ne içerdiği meçhul. İkincisi, bunları toprağa verirken zaman ve dozajın doğru olma olasılığı düşük. Verilen dozajlar toprakta depolanıp bitki tarafından uzun sürede kullanılabilecek özelliklerde değil çoğu zaman. Bunun yerine toprak canlılarını öldürür, yeraltı sularına karışır, bir çoğu da atmosfere karışıp yok olur.

Oysa hidroponikte kullanılan kimyasal gübre değil, bunların da hammaddesi olan, suda çözünebilir ve kökler tarafından hemen alınabilir minerallerdir. Yeraltı sularına, havaya bir şey karışmaz, çevreye bir etkisi olmaz.

Esas karşılaştırmayı organik ve doğal tarım teknikleri ile yapmak gerekir.

Evet, klasik topraksız tarım ile yetiştirilmiş ürünler zararlı değildir diyebiliriz, fakat sağlıklı bir toprak ekolojisinin ürettiği besinlerle yetişmiş sebzelerle aynı besleyicilik özelliklerine sahip midir?

Topraksız tarımda bitkilere verilebilen 12-15 civarındaki mineral bitkinin topraktan alabileceklerinin tamamı olsaydı buna da evet diyebilirdik belki, fakat değil.

Bitkilerin topraktan aldığı mineraller için şöyle bir sınıflama yapılmış:

1. Mineral olmayan elementler-- Hidrojen (H), Oksijen (O), Karbon (C)
2. Birincil mineral elementler-- Azot(N), Fosfor(P), Potasyum (K)
3. İkincil mineral elementler– Kalsiyum (Ca), Magnesyum (Mg), Kükürt (S)
4. İkincil mikro elementler -- Bor (B), Bakır (Cu), Demir (Fe), Klor (Cl), Mangan (Mn), Molibden (Mo), Sodyum (Na), Nikel (Ni), Çinko(Zn)
5. Faydalı mineraller -- Kobalt (Co), Silikon (Si)
6. İz elementler -- 100'den fazla

6.cı gruptakilerin bitkilere göre bilinenleri var elbette, fakat henüz bilinmeyenleri de çok.

Devasa bir toprak biyolojisinin döngüsü içinde yer alan bitki köklerinin bitkiye ve meyvesine taşıdıklarının zenginliğini ve çeşitliliğini topraksız tarımda uyguladığımız formüllerle açıklamak konuyu fazlasıyla hafife almak olur.

Biraz karikatürize etmek olacak ama topraksız tarımda sebze, meyve üretmeyi ömrünün sonuna kadar biberonla beslenen insana benzetebiliriz.

Topraksız tarımın bir teknik olduğunu yazmıştım. İnorganik minerallerle steril beslemenin tek yol olmadığını belirtmeliyim. Boyutları toprak biyolojisi kadar olmasa da hidroponik sistemlere biyoloji eklenmesi konusunda ciddi çalışmalar ve yayınlar da var.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön