View Single Post
Eski 02-05-2014, 22:34   #86
leventali
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 09-08-2013
Şehir: Mersin
Mesajlar: 617
Ne diyebilirim ki tiryaki kardeşim. Geçen gün bir kanalda profesör tiltli birisi topraksız tarımı yerden yere vuruyor ve ağzından salyalar akıyordu.

Adamı dinlesen yiyecek bir gıda maddesi bulamazsın.

Türkiye'deki kanserin artışından tutunda aklınıza gelecek bin bir çeşit hastalığın nedeni bunlarmış.

Ben bu adamın bir tane topraksız sera gördüğünü bile sanmıyorum. Elinde bir araştırma olduğunu da sanmıyorum. Ama konuşurken sanıyorsunuz biz ölmüşüz haberimiz yok!

1970'li yıllardan sonra artan kanser vakalarının nedenini, dünyanın en büyük ilaç firmasında çalışan bir kimyager kitap yazdı anlattı. Anlamsızca verilen ilaçlar! Dünyanın önündeki en büyük tehlikenin, antibiyotiklerin artık etkisini yitirdiğini acı acı anlatıyor bilim adamı. Çünkü tüm insanlığı antibiyotik manyağı yaptılar.

Olmayan hastalıklar türetildi, olanlardan da yeni yeni hastalıklar icat edildi ve insanlara dayadılar ilaçları. Vahşi kapitalizmin yarattığı canavara artık onu yaratanlar bile karşı durmaya çalışıyor.

Gelelim topraksız tarım meselesine. Bitkinin hızlı gelişimi, bitki veriminin topraktakine oranla fazla oluşu, daha dirençli oluşu insanların kafasında soru işaretleri yarattı.

Peki neden oluyor bunlar?

1- Topraksız tarımda bitkinin istediği her şart (hava, su, nem, ışık, besin...) koşulsuz olarak sağlanıyor. Bitkinin yetişme ortamında ihtiyaç duyacağı her konu teknik olarak sağlanıyor.

Bu da bitkinin sağlıklı gelişmesini sağlıyor.

2- Sağlıklı bitki, aynı insan gibi daha çok besin tüketiyor. Besini, toprağın ona sağladığı kısıtlarla değil, ihtiyaç duyduğu oranda veriliyor. Verilen maddelerin adı evet kimyasal. Ama bu kimyasallar topraklı tarımda da kullanılan kimyasallar. Yani gübreler. Tek farkı biz sulandırarak, depodan veriyoruz.

Genç ve sağlıklı bir insan, yeterli gıdayla beslendiğinde nasıl ki daha verimli oluyorsa bitkilerin de bizden bir farkı yok. Onlar da verimli oluyorlar. Kısıtlı imkanlarla 1 kilo veriyorlarsa, sağlıklı ve ona sağlanan imkanlarla 3 kilo veriyorlar.

3- Topraklı tarımın vazgeçilmez unsuru olan zirai ilaçlama yapılmıyor. Çünkü toprak koşulları olmadığından, toprak zararlılarıyla mücadele edilmiyor. Sırf bu yüzden bile topraklı tarımla zararı kıyaslanamaz.

4- Meseleye verim açısından bakıldığı için, fazla ürün vermesi öcü gibi görülüyor. Aynı zamanda maliyetinin düşük olması kafada daha da soru işaretleri yaratıyor.

Peki neden maliyeti düşük topraksız tarımın?

a) Tarla sürme gibi bir derdiniz yok. Çapa gibi bir derdiniz yok. Bu ikisi bile binlerce liralık traktör ve işçilik maliyetleri girdisine neden oluyor.

b) Gübrenin 1 gramı bile araya gitmiyor. Suyun da öyle. 1 dönüm serada 1 yılda yetiştereceğiniz ürüne kullanacağınız gübre ve su miktarıyla 1 dönüm topraklı tarımda bir mahsül bile alamazsınız.

c) 1 dönüm topraksız seradan yılda alacağınız ürünü topraklıdan hayal bile edemezsiniz.

d) Yağmurda, çamurda, fırtınada, doluda, sıcakta ya da soğukta en az zararı topraksız tarımda görürsünüz. Düzgün imal edilmiş bir serada, gerekli koşullar sağlanarak 365 gün ürün ekersiniz. Hemde mevsim fark etmeksizin.

Topraksız tarımda maliyetlerle kıyaslandığında 1'e mal edilen bir ürünü topraklı tarımda 5'le 10'la çarpın minimum.

Ben topraksızda 1 liraya mal edeceğim 2 liraya satacağım. Topraklıda maliyetlerle kıyaslandığında bu adamın ayakta kalma imkanı var mı arkadaşım?

İşte böylesi bir konu ülkemizde bir öcü haline getirilmeye çalışılıyor.

Daha ucuz imalat, halkın daha ucuza yemesi anlamına gelir. Çiftçi gübreciye, mazotçuya daha az bağımlı olur. Zirai ilacın büyük bir kısmı ithal ya da imal bile edilmez.

Hem devlet, hem millet, hem çiftçi kazanır. Yetmez, ürettiğimiz malı dünyaya pazarlarız. Hem sadece ürettiğimiz ürünü değil. Teknolojimiz de o düzeyde gelişir. Hollandalılardan daha kıyak seralar yapmazsak ne olim ben?

Teşbihte hata olmaz, hani kuyu taş meselesi var ya? Neyse...

Son bir kaç cümle de sağlık açısından yazacağım. Uzun oldu kimse kusura bakmasın.

Arkadaşlar, lütfen sokağa çıktığınızda kafanızı kaldırın ve insanların suratına bakın. Yeni sevgili yapmış kız ya da erkek telefonda konuşmuyorsa, kimsenin yüzü gülmüyor. Hemde tabiri caizse adam kesmiş gibi herkesin suratı.

Benim gençliğimde insanların bir birine yaptığı şakaya, şimdi adam öldürürler.

Çünkü artık insanlar mutlu değil. Herkes stres altında. Genci bile gülmüyor. Siz selfielere bakıp da aldanmayın. Sokağa çıkın. Çünkü insanlar eskisi gibi geçinemiyor. Geçinen de hayatını maddelere bağlamış. Araba, ev, plazma tv., iphone 5, vs...

Tüm hastalıkların anası nedir biliyor musunuz? Stres.

İnsanın inanç ve azmi, dünya tıp tarihinde ilacı bulunmayan kanseri yenebiliyor. İnanç ve azim kalmadı insanlarda. Artık ölülerimiz bile çok genç. Etrafıma bakıyorum 45-50 yaşında insanlar ölüyor. Kalp krizi diyorlar. 45 yaşında bir insanın kalbi ne kadar çalıştı ki isyan etsin? Ama işin iç yüzü öyle değil.

İnsanlar mutlu değilse beden yaşama azmini yitiriyor. Doktora gidiyorsunuz, size dayıyorlar ilacı. Okusanız prospektüsünü, bitkiye verdiğimiz besini içer onu içmezsiniz.

Topraksız tarımın, varsa, zararı bu konuda amiyane tabirle zurnanın son deliğidir.

Dün otomobil dünyasında "Devrim"i kaybettik, bugün tanrı bize yeni bir yol açtı. Topraksız tarımı da Devrim Arabasına çevirmeyiz inşallah.

Saygı ve sevgilerimle...

leventali Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön