View Single Post
Eski 07-07-2007, 14:44   #445
ceviz
Ağaçsever
 
ceviz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2007
Şehir: Mersin
Mesajlar: 42
Merhabalar,
Siteye yeni üye oldum. Aslında amacım Bonsai hakkında bilgi edinmekti ancak birden kendimi burada buldum.

Hızlı yazma kaygısı ile sözcüklerin kısaltılarak yazılması,noktalama işaretleri ve sözcüklerin doğru yazımı konularında göstermiş olduğunuz ilgi ve özen, özdeğerlerimizin korunması konusundaki inancımı bir kat daha arttırdı. Bu çabalarınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

İletilerinizi olabildiğince okumaya çalıştım ve işlenen ana konunun yazım kuralları olduğunu gördüm. Benim de bu konu hakkında bir önerim var. Benim ve benim gibi birçok Türkçe gönüllülerinin, Türkçe'nin yozlaşmasıyla ilgili en büyük şikayetleri dilimize giren yabancı sözcüklerdir. Bu sözcükleri dilimize çok önceden girmiş, dilimize yakın zamanda girmiş ve dilimize girmekte olan sözcükler olarak üç öbekte sınıflandırabiliriz. Önerim iletilerimizde (dolayısıyla günlük hayatımızda) kullandığımız yabancı sözcükleri olabildiğince kullanmamaktır.
Yine sizin iletilerinizi incelerken karşılaştığım sözcüklerden birkaç örnek vermeye çalışacağım.
1- Mesaj : Bu sözcük dilimize cep telefonları ile girdi ve en çok kullandığımız
sözcüklerden biri haline geldi. Bu sözcük yerine, ileti
sözcüğünü kullanabiliriz. Belki mesaj geldi yerine ileti geldi demek
kulağımıza hoş gelmeyebilir. Ancak özellikle eposta ve burası gibi
karşılıklı iletişimin yazı ile sağlandığı yerlerde kullanılabilir. Ayrıca
kulağa hoş gelmemesi sözcüğün güzel olmamasından değil, sözcüğe
alışkın olmamamızdan kaynaklanmaktadır.

2-Detay: Yine günlük hayatımızda çok kullandığımız sözcüklerden birisidir.
İngilizcedeki detail sözcüğünden dilimize geçmiştir. Bu sözcük
yerine ayrıntı sözcüğünü kullanabiliriz.

Yine karşılaştığım bir durum ya da bağlacı **** olarak yazılmış. Ya da bağlacı her zaman ayrı yazılır.
Kafınızı karıştırabileceğini düşündüğüm şey sözcüğü var. (Ki benim kafamı karıştırıyordu.) Şey sözcüğü önündeki sözcükten her zaman ayrı yazılır.
Kelime yerine sözcük, pratik yerine uygulanabilir, chat yerine sohbet sözcüklerini kullanabiliriz.
Yine iletilerde gördüm. Maalesef sözcüğü malesef şeklinde yazılmış. Bu yanlış hızlı yazmaktan kaynaklanıyor olabileceği gibi sözcüğün arapça kökenli olması, dolayısıyla okunduğu gibi yazılmamasından kaynaklanıyor da olabilir. Bana göre okunduğu gibi yazılsa mağlesef yazmamız gerekir. Bu sözcük yerine ne yazık ki sözcüğünü kullanabiliriz.
--------------------------------------------------------------------------
Karga takma adlı arkadaşım Türkçe için fakir demiş. Ben bu kanıya kesinlikle katılmıyorum. Dildeki sözcük sayısı o dilin zenginliğini ölçmek için ölçüt(kriter) olamaz. Bunu bir alıntı ile anlatmaya çalışacağım.

Alıntı Yazının Sahibi : Ahmet Okar

"Victor hugo şiirlerini 40.000 kelime ile yazdı. Türkçe'yi en zengin
kullananlardan yaşar Kemal'in romanları 3.500 kelimeyi geçmez"görüşü
çok yaygındır. Bu görüş haklıdır zira Türkçe'nin Fransızca'ya oranla
daha az sözcük içerdiği doğrudur. İngilizce'ye, Almanca'ya,
ispanyolca'ya oranla da daha az sözcük içeriyor olması gerekir. Ne var
ki bu Türkçe'nin daha yetersiz bir Dil olduğu anlamına gelmez! Çünkü
Türkçe az sözcük ile çok şey anlatabilen bir dildir! Daha fazla sözcük
içerse bunun kimseye zararı dokunmaz ancak, gereği yoktur.

Başka bir dilden Türkçe'ye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında,
aralarında minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe
karşılığında çoğu zaman aynı kelimeyi okur. Bu, ilk bakışta bir
eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle değildir. Çünkü yukarıda adı
geçen diller kelimelerin statik olan anlamlarını öğrenmeye, Türkçe ise
bu anlamları bulup çıkarmaya, yani dinamik anlamlandırmaya dayalıdır.
Türkçe'de anlamları sözlükteki tanımlar değil,kelimelerin cümle içindeki konumları belirler. Tam bu noktada, Türkçe'nin, referans olmak üzere sadece gerektiği kadarı sözlüklere alınmış, sonsuz sayıda kelime içerdiği bile öne sürülebilir.

İngilizce - Türkçe sözlükte"sick","ill"ve"patient"ın karşısında
hep"hasta"yazar. Bu bağlamda İngilizce'nin üç kat daha fazla sözcük
içerdiği söylenirse bu doğrudur. Ancak, aradaki farkların Türkçe'de
vurgulanamadığı söylenmeye kalkılırsa bu yanlış olur:"Doktor falanca
beyin hastası olmak","böbrek hastası olmak","ınternet hastası
olmak","filanca şarkının hastası olmak"arasındaki farkı Türkçe konuşan
herkes bir çırpıda anlar. Bunun nasıl olabildiğini görmek zor
değildir. Bir kalem alıp, alt alta:

3 + 5=.

12 + 5=.

38 + 5=.

Yazmak, sonra da bunları toplamak yeterlidir. Hepsinde aynı"+5"yazdığı
halde sonuçlar farklı çıkıyorsa, Türkçe'de de hepsinde aynı"hastası
olmak"ifadesi geçtiği halde sonuçlar farklı olacaktır. Türkçe'nin az
araç ile çok iş yapmasının sırrı matematikte yatar. 0 Dan 9 a kadar 10
tane rakam, artı, eksi, çarpı, bölü dört işlem işareti ve bir ondalık
ayracı virgül, yani topu, topu 15 simge ile sonsuz sayıda işlem
yapılabilir. Türkçe de benzer özellikler gösterir. Türkçe matematiğe
dayalı olmaktan da öte, neredeyse matematiğin kılık değiştirmiş halidir."

Yazının bütünü için bana eposta atabilirsiniz.
--------------------------------------------------------------------------
Çok fazla uzattım biliyorum ama bunu da paylaşmadan edemeyeceğim. Okuyalım ve ne büyük bir hazineye sahip olduğumuzun bir kez daha farkına
varalım.

"...Anadili Türkçe olan bir kişinin kısa cümlelerle düşündüğü, konuşma
anında ise bu kısa cümleleri çeşitli yollarla birbirine bağlayarak
karmaşık yapılar kurduğu görüşündeyim. Bu "cümle bağlama eğilimi" bazı
konuşurlarda zayıf, bazılarında ise adeta bir hastalık derecesinde
güçlü olabilir. Bu son durumda ortaya çıkan dilsel yapılar, insan
zihninin üstün olanaklarını en güzel şekilde yansıtıyor. Farklı dil
gruplarına ait birçok dili incelediğim halde şimdiye kadar hiçbir dilde
beni Türkçe’deki karmaşık cümle yapıları kadar büyüleyen bir yapıya
rastlamadığımı söyleyebilirim. Biraz duygusal olmama izin verirseniz,
bazen kendime "keşke Chomsky de gençliğinde Türkçe öğrenmiş
olsaydı... ", diyorum. Eminim o zaman çağdaş dilbilim İngilizce’ye göre
değil, Türkçe’ye göre şekillenmiş olurdu..."

Bu alıntı 34 dil ve lehçe bilen, dünyanın en büyük dilbilimcilerinden Johan Vandewalle'ye aittir ve yazıyı tamamen Türkçe yazmıştır.

Saygılarımla

ceviz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön