Cumartesi akşamı iş değişimi sebebi ile yurtdışına giden bir arkadaşımıza veda için buluştuk. Taksim'de bir meyhane'de..
Arkadaşımız gecikince aradık "Mango'da kapalı kaldık, kepenkleri indirdiler dışarı çıkamıyoruz" dedi. Bir oturdugumuz mekanda farkında değildik ama "internetime dokunma" protestolarına karşın gaz bombardımanı hemen başlamıştı İstiklal'de...
Bu arada İstiklal caddesinin yan sokaklarından birinde, 2 katlı mekanın üst katında idik biz. Oturdugumuz yerden İstiklal caddesinden geçen Tomaları, polis gruplarını, direnen grupları cok rahat izleyebildik. Bir ara gruplar Toma'nın suyundan kaçarken ara sokaklara ve bizim mekanın bulundugu sokaga da sıgındı.
Ardından, gaz kullanımı başladı. Mekan sahibi bizi yatıstırmaya çalıştı, "bunlar portakal gazı değil, sadece öksürtüyor" diye. Kapalı olmasına ragmen camlar, hepimiz öksürmeye başladık. Kuru bir öksürük, sürekli..
Ardından plastik mermiler geldi...
Aşagıdaki direnen cocuklar ne haldeydi bilemiyorum ama, etkilenmemek mümkün değildi..
Sonra Toma'nın küçük kardeşi "akrep"le tanıştık.. Akrep Tomaya göre daha küçük oldugundan manevra yapabiliyor. Neyse polis sıkıstırdı, cocuklar direndi, biz izledik
Bir ara mekan sahibi "camdan uzaklaşın" diye bagırdı, atılan gaz portakal gazı dedikleri gazdı.. Herkes aglamaya başladı bir anda.. Kapalı mekanda olmamıza ragmen..
Bu arada insanlar fırsat buldukça yavaş yavaş evlerine gitme çabalarında..
Kapıdan geri dönmek zorunda kalan bir grup perişan görünüyordu.. Sütle gözleri yıkandı gruptakilerin.. Ardından kimse çıkmaya kalkışmadı zaten..
Bu arada mermi ve gaz atan polise direnişçiler tas atarak karşılık vermişti.
Ortalık sakinleştiğinde başla bir grup genç gelip sokagı temizledi..
Sakinleştiğinde ortam gece 1,30 gibi çıktık mekandan..
Zaten ne müzik, ne eglence olmadı.. Bizim arkadasımıza vedamız da "unutmayacagımız bir anı" olarak kalacak hafızamıda.
Kötü olanı da asıl şu ki; yanımızdaki masalarda bir sürü turist bunu fotografladı, kameraya aldı.. Ülkemizin ne kadar ürkütücü oldugunu gördüler, belgelediler..
1 saatlik yürüyüşe izin verse isi polis bu görüntüler olmayacaktı. Düşünce özgürlüğü vs... laf..
Yurtdışında tanıştıgım bir Amerika'lı turist "Mısır'a mı benziyor ülkeniz" diye sormuştu.. "kesinlikle hayır" demiştim.. Şimdi endişe ile izliyorum... Benzer miyiz dersiniz??