View Single Post
Eski 09-01-2014, 09:06   #564
inkero
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 26-08-2013
Şehir: istanbul
Mesajlar: 40
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Sn.Pria, bu konuyu ele alma biçiminizi tuhaf karşıladığımı belirtmeliyim.

Haberde söylenen şey Cumhurbaşkanlığı mutfağında yerel tohumlardan organik prensiplerle yetiştirilmiş sebze meyvenin tercih edildiği, dahası köşkün bahçesinde dahi bu ürünlerden yetiştirildiğine dair bir bilgi.

Buna ilaveten Sn.Hayrinnüsa Gül'ün;

"Çocukluğumuzun sebze ve meyvesini özleyeceğimiz, mis gibi kokan bir domatese hasret kalacağımız aklınıza gelir miydi? Yediğimiz her şeyden korkar hale geldik. Bırakın işlenmiş ürünleri, bir meyveyi, sebzeyi bile çocuklarımıza yedirirken saflığından, doğallığından endişe ediyoruz. Bizim neslimiz bu konuda daha şanslıydı, bizler doğal ürünlerle büyüdük. Maalesef artık birçok ürünün tohumlarını bile bulamıyoruz. Oysa yöresel tohumlarımız ve ürünlerimiz ülkemizin kimliğidir, mirasıdır. Onları özenle korumamız gerektiğine inanıyorum. Gelecek kuşaklar bu tatları hiç tadamayacaklar diye üzülüyorum."

ifadesiyle yerel tohumların doğal yöntemlerle yetiştirilmesine, yerel tohumların kaybedilmemesi gerektiğine dair vurgu.

Buna mı katılmıyorsunuz? Yoksa Cumhurbaşkanı eşinin bu sözleri söylemiş olabileceğine mi katılmıyorsunuz?

Alıntıladığım haber ne ülkenin tarım politikalarından, ne tohumculuk kanunundan, ne gitgide tarım ülkesi olmaktan çıkıp kendi karnını doyuramayan bir ülke oluşumuzdan, ne de köylerin ve köylülüğün yok edilme sürecinden dem vuruyor.

Cumhurbaşkanlığı, son yıllarda tasvip etmediğimiz karar ve uygulamaların ortaya çıkma sürecinde bir onay merciidir diye Sn.Cumhurbaşkanı eşinin söylediği ülkenin tarım stratejisine tamamen ters ama bize göre doğru bir şeyi karalayacak mıyız? Öyle yaparsak bir bakıma at gözlüğü takmış olmaz mıyız?

Söylenen şey;

"Ne güzel artık her türlü zararlıyı hemen bertaraf eden pestisitler ve çok lezzetli hibrit tohumlar var. Sayesinde mutfağımız lezzetlendi, inşallah yakında GDO'lara kavuşup ilimin verdiği nimetlerden de faydalanırız."

gibi bir şey olsaydı hoşunuza mı gidecekti? Belki sizce çok tutarlı olacaktı.

Tırnak içinde uydurduğum ifadeyi nice tıp doktorlarımız(!), nice profosörlerimiz, kelli felli köşe yazarları gerine gerine yazıyorlar zaten. Hatta bazıları, "organik" tohumların lezzetsizliğinden dem vuruyor, neredeyse yemeden önce sebzelerin üzerine 3-5 damla round-up damlatmayı önerecek.

Her gün geleneksel tohumların öneminden, kaybedilmemesi gerektiğinden, herkesin organik prensiplerle yetişmiş yiyeceklere erişebilmesi gerektiğinden, herkesin imkanları çerçevesinde az ya da çok yiyeceğini üretebilmeyi öğrenmesi gerektiğinden, kimi tarlasında, kimi bahçesinde, hiç biri yoksa saksıda roka maydanoz yetiştirmesi gerektiğinden söz ederken, Cumhurbaşkanı eşinin kendi mutfağı için bunları yapmakta olduğunun bir haber olarak çıkması bizleri ne diye rahatsız etsin. Kendi adıma tam tersi. Olsa olsa tarımın yozlaştırılması için çaba sarfedenler rahatsız olurlar bundan.

Maksat, politikaları eleştirmek ise bunları hem ilgili başlıklarda hem de bilfiil hayat tarzımız ile yapıyoruz zaten, öyle değil mi?
sn. Meyvelitepe ,

yazdıklarınıza bende katılamıyorum.
Hayrunisa gül doğru şeyler söylemiş olabilir. kendi destek verdiği partisi ve eşinin yaptıkları tamamen farklı.
Erdoğan'da gezi eylermleri sırasında biz Türkiye'nin en çevreci partisiyiz en çok ağacı biz diktik diyordu."
Doğayı çok seviyoruz ama 3. köprü için ağaçları kesmek zorundayız.
doğaya biz de zarar vermek istemeyiz ama HES lerin yapılması büyük bir ihtiyaç.
Doğal gıda herkesin hakkı ama yabancı firmaların çıkarlarını gözetmek durumundayız.
açıkcası bana böyle bir mantık saçma geliyor.

inkero Çevrimdışı   Başa Dön