Hem evet, hem hayır
Michael Obama da, eşi Monsanto'yu koruma kanunu imzalarken beyaz sarayın bahçesinde sebze adaları kurup geleneksel tohumlarla organik sebze yetiştiriyordu.
Türkiye Cumhurbaşkanının eşi de imkan bulduğu yerlerde geleneksel tohumlardan organik ürünler yetiştiriyor.
Bugüne kadar muhtelif başlıklarda defalarca kere yazdığım bir şey var. Bırakın ABD başkanını, Türkiye Cumhurbaşkanını, yiyeceğe benzer ticari ürünler üretenler, GDO şirketlerinin patron ve yöneticileri, en berbat tarım politikalarının yapıcıları kendi mutfaklarına sadece organik ürünleri sokuyorlar. Organik tarımı tamamen öldürmeyip ama yaygınlaşmasını da önleyerek marjinal ölçekte tutmanın sebebinin de bu olduğunu düşünürüm.
Başkan ve Cumhurbaşkanı eşlerinin kendi mutfakları için gösterdiği çabayı da anlıyorum. Gidip kendilerine sorsanız, büyük ihtimal toplumun tümünün sağlıklı besinlerle beslenmesini arzu ettiklerini söyleyeceklerine de kuşkum yok. Tohumculuk yasasını Sn.Cumhurbaşkanı eşinin veto etme yetkisi olsaydı gönlünün veto etmekten yana olduğunu da düşünürüm. Ne ki veto etme yetkisi kendisinde değil, ve yetki kendisinde olanın önüne aynı zamanda ilgili DTÖ anlaşmaları
vb. şeyler de konmuştur.
Linkini verdiğim haber önemlidir. Alıntıladığım ifade bizlerin zaman zaman anlatmaya çalıştığı şeylerin hemen hemen aynı. Demek ki statü ne olursa olsun, işin gerçeği değişmiyor ve (bireysel) aklın yolu da bir.
Toplumda bilinirliği olan birinin, konumunun tersine, bizlerle aynı şeyi söylüyor olması başka milyonlarca mutfak sahibi için çok önemli bir mesajdır. Verilen mesaj, "
kim ne derse desin, geleneksel tohumlarla organik prensiplere göre yetiştirilmiş yiyecek en sağlıklısı ve en değerlisidir" şeklinde. Bunun üzerine bilmem ne gazetesinin, bilmem kim köşe yazarları istedikleri kadar GDO propogandası yapsın. Hepsinin kişisel çıkarlar sebebiyle yapıldığının içten teyididir. Bir bakıma insanlara neyi istemeleri gerektiğini öğütler mahiyettedir, çünkü
çatallarımızın ucunda dönüyor dünya.