Burada bir çelişki yok mu?
... Bırakın işlenmiş ürünleri, bir meyveyi, sebzeyi bile çocuklarımıza yedirirken saflığından, doğallığından endişe ediyoruz. Bizim neslimiz bu konuda daha şanslıydı, bizler doğal ürünlerle büyüdük.
Maalesef artık birçok ürünün tohumlarını bile bulamıyoruz. Oysa yöresel tohumlarımız ve ürünlerimiz ülkemizin kimliğidir, mirasıdır. Onları özenle korumamız gerektiğine inanıyorum. Gelecek kuşaklar bu tatları hiç tadamayacaklar diye üzülüyorum....
Sn. Hayrünnisa GÜL bu şekilde söylüyor.
Buğday Derneği'nin de 2006 yılında yayımlanmış aşağıdaki gibi bir metni var.
...Ülkede satılığa çıkartılacak yeni alanlar keşfetmekte gecikmeyen AKP hükümeti şimdi de tohumlarımıza göz dikti. Irak'ta savaş sonrasında çıkartılan 81 numaralı kararname gibi çiftçiler tohumluk alamayacak, tüketiciler sefalet koşullarına mahkum edilecek. Bu kanunla, bugüne kadar TAGEM (Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü)'e bağlı enstitüler aracılığıyla yürütülen tarımsal ar-ge sonucunda, TİGEM'e ait çiftliklerde tohumların üretilip üreticilere dağıtıldığı tarımsal sistem tamamen yok ediliyor. Özetle ülkemizin tarım sektöründeki tohum üretimi ve satışını özelleştiriyorlar....
Yazının tamamını
buradan okuyabilirsiniz.
Yöresel tohumlarımızı ve ürünlerimizi özenle mi korumalıyız yoksa özelleştirerek mi koruyabiliriz?