enteresan bir sarmal
şaşırdım doğrusu.
Bizim yörede beyaz dut pekmezi yapılır.
Dutlar taze veya kuru olabilir.
Her ikisi de kazana konur. Üzerine yeterince su eklenir. Ateş yakılarak dut kaynatılarak haşlanır. Kazandaki karışım bir müddet kaynadı mı küçük dut çekirdekleri görünmeye başlar. Bu arada kazanın altı (tutmasın) almasın diye de tahta aletle karıştırılır.
Yeterince haşlanan dut kazanı ocaktan aşağı alınır. Uygun bir çuvala konularak süzülür. Posadan sıra tam ayrılsın diye üzerine ağırlık bırakılabilir.
Bir gece dinlendirilen şıra süzülerek kaynama tavalarına alınır.
Ve ateş şırayı tavada yeterince yakar. Kaynamaya başlayan şıradan çıkan köpük tahta kepçeyle alınır. Bir süre kaynamaya devam edilir. Ta ki yeterli kıvamını bulana kadar. Bu arada artık köpük bal rengini almıştır. Tava ateşten indirilir. Pekmeziniz olmuştur. Saklama kaplarına konulur. İster siz yiyiniz ister dostlarınıza hediye ediniz. Afiyet olsun.
Buraya kadar her şey normal. Sorun şurada HMF
Bize dut pekmezinin kanser hastalarına şifa niyetine kullanıldığı söylenirdi. Bazı hastanelerin doktorlarının tonlarca alıp hastalarına sattığını duyardık. Şimdi nereden çıktı bu HMF bilmediğimiz bir bilimselle karşı karşıyayız.
|