View Single Post
Eski 15-12-2013, 15:59   #751
yeşilkolik
Ağaç Dostu
 
yeşilkolik's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-09-2013
Şehir: İzmir
Mesajlar: 135
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi loveforlife Mesajı Göster
3 Yıl kadar önceydi. Bir petshopta bir kafesin dibine sinmiş halde gördüm onu. Doğru dürüst yürüyememesi bir yana hiç tüyü olmaması çok garipti. Birileri hasta diye oraya terk edip gitmişti. Öylesine masumdu ki, kıyamadım. Orada kalsa belki yem bile verilmeyecekti ona. Çok uzun bir ömrü de olmazdı bu durumda. Sonuçta benim tatlı minik kızım da ailemize katıldı...

Eklenti 417755

Sakat olan ayağını her gün pomatlarla ovdum. Aslında ilk zamanlarda hiç güveni yoktu insanlara. Ellerimi ısırır, hatta kanatırdı. Sonra yavaş yavaş düzeldi ayağı. Ama neredeyse hiç tüyü yoktu. Araştırdığımda Fransız tüy döküm hastalığı adı verilen genetik bir hastalık olduğunu öğrendim. Ama onun bu engeli sevilmesi için asla engel değildi. İşte o yüzden çok sevdim minicik kızım Bıcır'ı ben...

Eklenti 417756

Eylül ile garip bir bağları vardı. Eylül bize geldiğinde, onu bir yemeni ile kundaklar, başını seve seve uyuturdu. Ah nasıl mutlu, huzurlu uyurdu bir bilseniz! Paşa ve Fıstık uçarken zıplaya zıplaya onların peşinden koştururdu. Eve ilk getirdiğimde ayrı küçük bir kafese koymuştum onu. Diğerlerinin kapısı hep açık duruyordu. Onun da bazen açıyordum, birlikte oyunlar oynuyorlardı. Bir gün ne göreyim; bizim kız kafesin kopuk olan telini nasıl aştıysa taşınmış diğerlerinin yanına. Birkaç kez kendi kafesine koydumsa da o yine firar ederek büyük kafese yerleşti.

Eklenti 417758

Diğer ikisinden çok yemek yerdi. Şayet tüyleri olsa, diğerlerinden çok daha iri olacağını düşündüm hep. Balkona ne zaman çıksa bir güzel yıkanırdı. Olmayan tüylerini temizler, sonra da titrerdi. O zamanlar alır, ısıtırdım. Bir de bakardım ki, uyumuş bizim kız. Kafesinde bir akrobat gibiydi. Gagasından asılı bir yarasa misali sallanır uyurdu kafeste. Uçamıyor olmanın eksikliğini gagasını çok iyi kullanarak gideriyordu. Bir de o tüysüz kanadının altına başını saklayıp uyuması vardı ki, daha bir sevimli kılardı onu. "Bıcır, neredesin kızım?" dedik mi bıcır bıcır tırmanır kafesin tellerine, hemen gösterirdi kendini.

Eklenti 417759

Eklenti 417757

Paşa, onu bir dişi kuş olarak değil de bir yavru kuş olarak gördü daima. Paşa'nın yanına sokulur, ona dayanıp uyurdu. Paşa, yavrusunu besleyen kuşlar gibi beslerdi onu. "Can dostum Bıcır" deyişini bir duysanız!... Kardeşimin eşi Polonyalı... Paşa'nın bu sözü o kadar dikkatini çekmiş ki, "what does it mean?"
diye sorduğunda bu duygunun ne olduğunu anlatacak kelimeleri bulmakta çok zorlanmıştım.

Bu sabah konuştum yine onlarla. "Neredesin Bıcır kızım?" dediğimde baktı kafasını uzatıp o boncuk gözleriyle. Meğer vedaymış bu son bakışlar. Bırakıp gidecekmiş ansızın bizi.

Öylece uzanıvermiş kafeste yere. Paşa başında, can dostunu uyandırma telaşına düşüvermiş.

Garip bir acı yüreğimde... Bir cana veda etmek ne kadar zor! Bembeyaz sarıp sarmaladım kızımı. Gözyaşlarıyla, bahçedeki ayvanın altın emanet ettim meleğimi toprak anaya... Gökyüzü delindi yine, bulutlar eşlik etti gözyaşlarıma.

Şimdi büyük eksik var evimizde. Yanıyor yüreğim özleminle...
Sizi o kadar iyi anlıyorumki göz yaşlarımı tutamadım. Bir insanın sevdigi canlıyı kaybetmesi çok acı.

yeşilkolik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön