Sayın Ağaç Sevdalısı'na katılıyorum ..Kedi kesinlikle en iyi çözüm. Başlangıçta kedimiz yoktu, pek sık olmasa da ara sıra fareleri görebiliyorduk veya zararları eksik olmuyordu. Ortamımız beslenmelerine çoğalmalarına çok uygun çünkü. Her tarafta istif halinde yem çuvalları, saman balyaları yağmur kardan korunmak için örtü altı sıcaklık da saman balyaları nedeniyle en azından dışardan daha elverişli. Bir gün kendiliğinden bir yavru kedi geldi ve bize alıştı, gitmedi. Sütçü günlük sütü alırken hortum takıp sökme esnasında dökülen sütler onun çok sağlıklı bir şekilde ve hızla gelişmesini sağladı. İki ay içinde pırıl pırıl tüylü irice bir kedimiz olmuştu. Ne zaman görsek ya ağzında bir fareyle geliyordu veya yatmış önündeki fareyle oynuyordu. Sonra bir ara ortadan kayboldu. Yeniden ortaya çıktığında yanında üç tane daha kedicik vardı. Onlar da kısa zamanda büyüdüler ve avlanmaya başladılar. Şimdi etrafta fare görmek mümkün değil. Hatta artık avlanmaya kırlara veya başka evlere gidiyorlar. Yeni saman balyası geldiğinde bir hafta kadar süreyle sürekli etrafında üstünde oluyorlar. Av çıkmazsa gene başka yerlere dağılıp avlanmaya gidiyorlar, otların arasına saklanıp kuş yakalamaya çalışıyorlar.Ağaçlara çıkıp pusuya yatıyorlar kuşlar için. Tek yanlışları da özellikle yavruların dış ortama alıştırılmaları ve avcılığı öğrenme aşamalarında tırnak bilemek için her yeri tırnaklarıyla çizmeleri, özellikle de genç fidanları, ağaçlara tırmanmaları sırasında aşıları kırmaları.. Bu kadar yararın yanında da o kadarcık zararı seve seve göze alıyoruz ve aşılara zarar gelmemesi için de bir süre koruma altına alıyoruz..Bazen toplanıyorlar hep birlikte ava çıkarken peş peşe, özgüven dolu ve mağrur bir şekilde yürüyorlar 5 / 6 tane kedi, belgesellerdeki aslan sürüsü gibi.. O da görsel şölen olarak artısı..
|