Sayın ykaya, son sorunuzu atlamışım. Ben perlit ve akan su kültürü ile çalışma yapıyorum. Ama akan su kültürünü daha çok benimsedim. Tabi ekeceğiniz ürüne göre değişebilir.
Sebeplerine gelince:
1- 24 saat süreyle sürekli akan, akışını kontrol etmeyeceğiniz bir sistem. Yani pompa durmaz, elektrik kesilmez ise sürekli akıyor. Oysa katı ortam kültüründe köklerin hava alabilmesi için belirli aralıklarla sulamanız gerekiyor. Yetmez, bu aralıkları duruma göre değiştirmeniz gerekiyor. Şimdiki aklım olsa, ki hala geç kalmış sayılmam, domates ve biberleri ve salatalıkları da akan su kültürüyle yetiştirmeye çalışırdım.
2- Sulama sisteminin arızalarıyla boğuşmak zorunda kalmazsınız. Yok sistemin başındakiler fazla, sonundakiler az sulanıyor, yok boru tıkandı, yok damlama kazığı tıkandı gibi sorunlarınız olmaz.
3- Sistemi daha esnek dolaştırabilme imkanına sahipsiniz. Mesela marullar büyüyünce ben boruların arasını açtım. Suyu komple değiştirdiğimde boru içindeki suları da eğerek kaldırıp boşalttım. Hemde ürünler üzerindeyken. Ne gülmüştük.
4- Ürünlerin yerini değiştirebilme gibi bir özgürlüğünüz var. Yani bir bölümden başka bir bölüme su kültüründe direk alabiliyorsunuz. Oysa şimdi domatesler bir birine girecek ve ben korkuyorum köklere bir zarar vermeden onları nasıl ayırırım diye.
Elbet bunlar şu andaki aklıma gelen avantajları. Şu ana kadar gördüğüm tek dezavantaj, deliklerin ölçülerini yanlış delmem. Neyse ki 4 boru. Ya 100 boruda bunu yapsaydım?
Deneme yapan arkadaşlar da tecrübeleri ışığında bu konuya bir kaç cümle yazarlarsa sevinirim. Avantajı ve dezavantajı.
Saygı ve sevgilerle...
|