Herkese iyi akşamlar,
Allah uzun ömür versin İsmail Bey. Buraya da bu yazdıklarım not düşülsün. Bir kaç yıl sonra etrafınızda bu işe gönül verenlerin sayısının arttığını göreceksiniz. Dedim ya
göz gördüğüne inanır.
Asıl merak ettiğim konu siz Hanım Efendi'yi nasıl ikna ettiniz? Bak şimdi! Yazdıktan sonra daha da meraklandım
Evet köylünüze katılıyorum, erkek çalışmaz kadın çalışır. Kadın çiftçilik yapar. Hayvan besler büyütür. Onların her birinden onlarca ürün üretir. Da, bunların geçerli olduğu Orta Çağ'da erkekler de ellerinde pala, evden çıkıp 10 yıl savaşır, sonra bir ara eve gelir bir 10 yıl daha savaşmaya giderdi.
Beyfendilere benim adıma hatırlatınız; 1923'ten bu yana savaşmıyoruz.
Benim de dahil topraksız tarımda bilgisizliğe karşı aşırı bir hassasiyetim oldu. Kızdım bir çok esnafa. Bugün daha iyi anlıyorum ki aslında kızmamamız gerekiyor. Zira bu konu çok yeni. Dünyada değilse de Türkiye'de yeni. Anlatmamız gerekiyor, çok anlatmamız gerekiyor. Ve göstermek için sizin gibi cesur insanların pratikte göstermesi gerekiyor.
Bugün sırf marullarımı görmek için misafirlerim geldi. Çiftçi aile. Hayretler içerisinde kaldı. "Kızım söyledi. Git öyle şey olur mu dedim. Oluyormuş.", dedi.
Bayağı bir anlattım. Kafadan çarptı, böldü, çıkardı "
Biz ne yaparsak yapalım bunun kadar ucuza mal edemeyiz. Para tutan bir çok işçilik yok bunda", dedi.
Seranın dönümünün 30-40 bin tl yi bulduğunu söyledi. Sonra ona benim serayı nasıl yaptığımı ve masraflarını anlattım. Aradaki fark uçurum. Tüccarlar bu işi de abartıyorlar. Halbuki 1000 tane sera olsa Tarsus'ta, şimdiki kazançlarının katlarca fazlasını kazanacaklar. Zira bir şeyin yenisini yapmak, tamir etmekten ucuzdur. Tamir, her daim yenisini yapmaktan daha karlıdır.
Bayağı bir kafasına yattı ve bilgi konusunda yardım edersem seneye yapalım iki üç dönüm dedi. Dedim ya göz gördüğüne inanır.
Demek ki kızmak yerine ısrarla anlatmamız gerekiyor bu konuyu.Tabi anlatırken teknik konularda onları korkutmadan.
Yeniden iyi akşamlar herkese...