View Single Post
Eski 07-11-2013, 20:53   #142
leventali
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 09-08-2013
Şehir: Mersin
Mesajlar: 617
İyi dileklerinize teşekkür ederim Sayın Ahmet Melek. Hasbel kader bu milletin içini görebilme fırsatım oldu. Biraz baba mesleği (nakliyecilik), biraz siyaset (22 yıl kadar, 7 yıldır hiç bir alanında yokum) sanırım biraz da baktığını görebilme yetisi...

Hani Hababam Sınıfı vardı. Mahmut Hoca bir bölümünde karneleri öğrencilere değil de velilere veriyordu. Oradaki konuşmanın içten bir kopyası hissederek yazdıklarım. Şöyle diyordu Mahmut Hoca : Tembel çocuk, suçlu çocuk, haylaz çocuk, duyarsız çocuk yoktur. Tembel ana baba, suçlu ana baba, duyarsız ana baba vardır. O yüzden karneleri çocuklarınıza değil size veriyorum...

O yüzden çocuklar çok sevilir. Tabiatın tüm canlılara eşit dağıttığı saflıkla gelir dünyaya. Sonra biz ondan neler neler üretiriz. Sonra da hep birlikte bu eserimizi yerden yere vururuz.

10 yıl önce gençler hakkındaki düşüncelerimi paylaştığım kariyerli, kariyersiz insanlar güldüler, alay ettiler, dalga geçtiler benimle. Hatta benim bu evrende yaşamadığımı düşünen bile oldu. Çünkü gençler o kadar duyarsızdı ki onlara göre, bir savaş çıksa saklanacak delik ararlardı.

Aradan geçen zamanda nette yaptığım, arkadaşlarım arasında yaptığım tartışmalarda da uzaydan gelmiş muamelesi gördüm. Ama Gezi olayları patlak verdiğinde kızımın aramasıyla haberim oldu. Telefonda "Baba tüm söylediklerin çıktı. Gençlerin hepsi sokakta. Gaz yiyorlar geri geliyorlar, gaz yedikçe daha çoğalıyorlar" diyordu.

Televizyonda psikologlar, sosyologlar, gazeteciler, bir sürü kariyerli insanlar hayretler içerisindeydi. Bense değil. Çünkü onlar bu gençlerin ve hatta anne-babalar bile, küpesine, yırtık kotuna, jöleli saçına, dövmesine, kırık Türkçesine, anlamakta güçlük çektiğimiz mesajlarına, cep telefonlarına, bilgisayarlarına bakmışlardı. Kendi çocuğunun bile içine bakamamış, onların da birer birey, birer insan olduklarını unutmuşlardı.

Gezi'yle gençler hakkındaki düşüncelerim artık yargılanmıyor. Şimdi geriye bu toplum hakkında söylediklerim için aynı şekilde yargılanıyorum. Çok fazla iyimser olduğumdan tutun da, hayal gördüğümü, toplumdan soyut yaşadığımı söyleyen bile var. Belki aramızda bu yazdıklarımı okuyanlardan bu düşüncede olan bile vardır.

Yine, yeniden ifade edim ki, ne televizyonda gördüğünüz ne de etrafınızda gördüğünüz kötü örnekler bu toplumu yansıtmıyor. Küçük bir azınlık bile demiyorum ki ondan kat kat azlar. Aslında söylediğimi 10 tl'ye isteyen test edebilir.

Mersin'desiniz örneğin. Açın haritayı bir köy seçin. İsmini bile ilk duyduğunuz bir köy olsun. Atlayın o köyün dolmuşuna, gidin o köye şehirden geldiğinizi ve karnınızın aç olduğunu söyleyin. Bir yardım isteyin. O köyden dönerken en az 10 tane ismini bile unutmayacağınız insanı arkanızda bırakarak dönersiniz.

Gidiş geliş en uzak yere bu testi 10 tlye yaparsınız.

Ya da bir kenar mahalleye gidin. İsmi bile aşağılayıcı gibi. Kenar mahalle! Olsun, ben kenar mahalle çocuğuyum. Gidin bir kapıyı çalın. Aç olduğunuzu söyleyin. Sizce ne olur durum?

Peki aynı şeyi bir sitede yapabilir misiniz? Örneğin kapıdaki güvenlik sizi içeri alır mı?

Sitede bile ulaşsanız bir kısım insanlardan bir köylü, bir kenar mahalleliden göreceğiniz ilgiyi görürsünüz.

Öyleyse neden "Bizim toplumun şu kadarı " diye başlayan bunca çok cümleler kuruluyor etrafımızda? Neden binlerce parçaymışız gibi duruyoruz? Bunca kalabalıkta neden yanlız insanlar? Ve bu kadar iyiyse bu toplum nerede bunlar?

Bunların hepsine ayrı ayrı cevap verebilirim ama ben son soruya cevap verip bitirmek istiyorum.

Hepsi şu anda TV'deki dizilerini seyrediyorlar...

leventali Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön