Yeniden merhabalar,
Bugün fideleri ektiğimizin 13. günü. Son resimlerde konu mankeni(!) ile çekilmiş resimler bugüne ait. 13 günde marullardaki bu büyüme inanılması güç bir büyüme. İlgilenenler başa dönüp kıyaslama yapabilirler. İlk 4 günlük hiç büyümeme, kendini toparlamama durumları, doğru EC ölçümü ile 24 saatte kendini gösterdi. Toprağa ektiğimiz marulların resimlerini de yarın ekleyeceğim buraya mukayese yapılabilmesi adına.
Pompa sıkıntımızı giderip, düzgün sulama başladığından bugüne bir kaç gün içerisinde hemen tüm domates ve biberler çiçek açtılar. Ve onlar büyüdükçe benim seraya ayırdığım zaman da doğru orantılı olarak artıyor. İki ayrı ürün ekmenin iki ayrı çocuk gibi bakımları gerekiyor. Ayrı ayrı EC lerinin ölçümü, besin ya da su takviyesi, ph ölçümü vs. derken göz açıp kapayana kadar bir kaç saat geçmiş oluyor.
Bu arada EC kayıt programımızı biraz geliştirdik. İhtiyaçlarımız doğrultusunda. Ben ısıyı ve ölçtüğüm EC miktarını yazdığımda seçili olan ürüne göre kaç litre su takviyesi ya da kaç ml besin eriyiği vermemiz gerektiğini o söylüyor bize. Ve her ölçümü kayıt ediyor veri tabanına. Sera içini bugün düzene soktuğum için yarın gönül rahatlığıyla resimlerini çekip buraya koyabilirim. Ayıplarımızın bir çoğunu örttük, ortalıktan kablo karmaşasını kaldırdık.
Sipariş ettiğim elektronik parçalar geldiğinde de (sanırım salı günü gelir) ısı ve nem ölçme sorunundan kurtulacağız bunu da bilgisayara otomatik girdireceğiz. Bayağı bir araştırıyorum ve test de edeceğim, EC ölçümü kolay ama PH bayağı bir zor olacak, sensörünü kendim yapmaya çalışacağım. Bu aşamaları da kat edebilirsek, burada uygun bir dozaj pompası bulamadım, Çin'den getirtmeyi düşündüğüm amatör işlerde kullanılan gayet de fiyatı uygun dozaj pompasıyla ölçülen ve karar verilen miktarda besin eriyiklerini ya da suyu sisteme bilgisayar aracılığıyla yaptıracağız. Tabi bunlar bir süreç içinde olacak ve ben bunları buradan paylaşmaktan zevk duyacağım.
Bu mahsülde değil ama bir sonraki marul ekimi ile birlikte bir deney yapacağız. Buradan ve araştırmalarımızdan edindiğimiz bilgiler ışığında bitkinin alması gereken besin eriyikleri bir süre sonra kullanılmaz hale geliyor ve değiştirilmesi gerekiyor. Sebebi içerisinde eksilen madde miktarının bilinememesi ve bunun tespitinin labaratuvarlardaki ücretinin yüksek olması. Tabi bu da çevre kirliliğini ve maliyeti artıran bir unsur. Eğer şu ana kadarki yapmış olduğumuz araştırmalar sonuç verirse ve biz de bunu serada test ederde istediğimiz sonuçlara ulaşırsak, YSA (Yapay Sinir Ağı) sistemiyle bu soruna bir çözüm getirmeye çalışacağız. Yani herkesin anlayacağı dilde söylemek gerekirse, testlerimiz sonucunda oluşan değerler ve sonuçları YSA'ya öğretilecek (diğer bir anlamla bilgisayara öğretilecek) ve bu besin eriyiği içerisinde bulunan maddelerden hangisinin eksildiğini ve ne oranda eksildiğini tespit etmeye çalışacağız. Eğer bunu labaratuvara yakın değerlerde başarabilirsek (ümit ediyoruz) bu suyu dökme yerine kullanmaya devam edebileceğiz. Tabi bunu başarabilmemiz için öncelikle Ar-Ge ye destek verebilecek bir labaratuvarı bulmamız gerekiyor. Bu hafta girişimlerini yapacağız nasipse...
Topraksız tarım mucize gibi bir şey. Özellikle toprağı olmayanlar, toprağı verimsiz olanlar ya da hava, su şartlarından dolayı ekim zorluğu olan alanlarla ilgili. Ancak hiç de kolay bir sistem değil. Bu konu öyle oradan buradan okumakla da olmuyor. Bizzat içinde yaşamak gerekiyor. İşi ciddiye almadığınız zaman ya da yanlış bir uygulama yaptığınız zaman, elektronik devre gibi duruyor sistem. Ciddiyetle, uzmanca yaklaşımla ve zaman ayırarak oluyor bu iş. Toprağa ekilen çiçek gibi arada bir hatırlanacak bir iş değil. Ya otomasyon ya da otomasyonun yaptığı her şeyi siz kontrol ederek düzgün bir verim alabilirsiniz. Bu işin amatörünün olmadığını düşünüyorum. Zaten cesaret eden ve başlayan ister istemez yarı profesyonel oluyor.
Ufaktan başlayıp bir de bakıyorsunuz bir sürü alet-edevatınız olmuş. Yetmiyor ve her defasında bir eksiklik daha çıkıyor.
Örnek vermek gerekirse:
1- EC metre
2- PH metre
3- Güzel bir devirdaim pompası
4- Damlama sulama boru ve edevatları
5- Ya kendinizin yapacağı ya da uygun bir kasa alıp iyi bir drenaj sistemi (perlit vs. gibi ekimler için) ya da akansu kültürü için PVC boru vs.
6- Su deposu
8- Termometre
9- Nem ölçer
10- Besin Eriyiği
11- 50 ml enjektör
12- Sürfürik Asit (PH düşürmek için)
13- Sodyum Hidroksit (PH yükseltmek için)
14- Zamanlama saati (sulama için)
bu yazdıklarım olmazsa olmaz şeyler. Bunlardan birinin bile eksikliği kabul edilemez. Sistem çalışmaz mı? Çalışır. Topraksız tarım olmaz mı? Olur. Ama bu bir hevesle eve süs köpeği almaya benzer. Eğer zaman ayırıp iyice eğitmezseniz bir zaman sonra neşe yerini kedere bırakmakla kalmaz, kurtulmanın çareleri aranır ve ağzına kadar dolmuş hayvan barınakları aranır duruma gelinir.
Buraya yazmayı unuttuğum şeyler de vardır elbet maddeler içerisinde. Ama yukarıdaki 14 maddeyi maddiyata dökseniz 400-600 TL arası tutar. (Para tutan kısmı EC,PH metre, Pompa, Isı-Nem ölçer, Zamanlama Saati). Asıl sorun bu işe zaman ayırıp ayırmamanızda. Ayırdığınız da ne mi oluyor? İnsan uğraşırken, izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyor ve son üç resimdeki mutluluğu yaşayabiliyor.
Müsait yeri olup sera yapmayı düşünenler ilave olarak profil, boru ve sera naylonunu içine katmalılar. Tabi yaptırılacaksa bir de işçilik ücreti.
Asıl soru şu? Herkes yapabilir mi?
Birkaç resim gördükten sonra heveslenen arkadaşlar forumda önüne gelen başlığı okumazlarsa EVET. Özellikle de daha işin en başında besin eriyiği formüllerine takılıp kalanlar. Türkiye gibi (hoş bu konu dünya istatistiklerinde de böyle) matematik, kimya, biyoloji gibi öcü görünen ve büyük bir kısmımızın sorunlu olduğu bu konu başlıklarda dolaşmaya başladığınız an gözünüz korkar, içiniz daralır, yok bu benim yiyeceğim bir halt değil dersiniz. Kaldı ki bir zaman ben de demiş bulundum.
Eğer birkaç yüz metre ya da dönümlerce arazide bu uygulamayı yapmayı düşünmüyorsanız ki, foruma gelip dolaşanların büyük çoğunluğu bu işi ticari düşünmüyor ve hobi amaçlı düşünüyor, 10 tl ye alacağınız besin eriyiğiyle matematik, kimya, biyoloji, tartı, ölçü, nereden bulurum derdinden kurtulacağınız gibi size işin zevkini tatmak kalır.
İçinde heves beliren, bende yapsam mı diyen arkadaşlara tavsiyem YAPIN. Yapın ama ÖCÜ başlıklardan (en azından 1 yıl

) uzak durun. Her şeyi değil hoşunuza giden bir bilemediniz iki ürün ekin. O ürünü yetiştirirken bile hayatınız boyunca ilgi duymadığınız neler öğreneceksiniz ve hemde zevkle.
Ve bu işe karar verdiğiniz anda amatörlüğünüz bitiyor yarı profesyonel oluyorsunuz, o yüzden amatör gibi davranıp aç gözlülük yapmayın. Unutmayın! Bu iş yorulmak için değil, yorgunluk atmak için yapılıyor. Stres olmak için değil, stres atmak için yapılıyor.
Yapı itibariyle ben geç öğrenen birisiyim. Hele ki içinde ÖCÜ'ler varsa. Ama öğrendiğim bir şeyi iyi aktarırım. Çok öcüyse öğrenir, program yazarım sonra unuturum. Lazım olduğunda açar o programı kullanırım.
Serada yaşanan tecrübeler:
1- İster istemez işin içine elektrik giriyor. Ve ister istemez Besin eriyiği. Ne alakası var Demeyin! Zira su gibi durduğuna bakmayın, besin eriyiği eklenmiş suyun elektrik iletkenliği çok yüksek. Bugün bir aksilik yüzünden pompadan çıkan su hortum aracılığıyla yere ve tam da pompanın üçlü pirizinin üzerine. Koşup durdurmayı düşünmeye bile fırsat kalmadan sigorta attı. İyi bir ders oldu. Erteleyip durduğumuz elektrik aksamına biraz da olsa çeki, düzen verdik. Ama artık yerden yüksekte kablo kanalıyla yapacağız bu hafta itibariyle. Zira hem toprakta değiliz zemin beton, hemde sera metal. Şakaya gelmiyormuş, öğrendik.
2- Köpük bardaklar içerisine perlit koyarak (köpük bardakların altı ve yanlarına delik açtık) fideyi içerisine suya değecek şekilde koymuştuk. Su borusu dengesiz ve ön arka arasında farklılık var. Mahsül sonuna kadar da giderilmeyecek, sonra sehpayı yeniden tecrübeye göre yapacağız. Resimlerde de göreceğiniz üzere her boruya A,B,C,D diye ve her borunun ürünlerine 1,2,3...15 diye rakamlar yazdık. Ürünlerin büyümelerini izlemek için. Farklı yerlerdeki ürünlerden 3-4 adedinde büyüme yavaşlığı gördük. Baktık ki diğerleri gibi suya kök indirememişler. Perlitini boşaltıp altını komple kestik. Yaprakları fide zamanından büyük olduğu için yapraklar bardağın ağzından destek alarak sadece kökü suya değecek şekilde ayarladık. Resimlere bakarsanız A sırasında 1 ve 2 no'lu ve D sırasında 2 no'lu marullarda 48 saatte inanılmaz büyüme gördük. Bugün kontrol ettik bayağı bir kök salmışlar suya.
3- Bardağı yanlarından 4 çizgi şeklinde havya ile kesmiştim. Altlarını da yine havya ile 6-8 delik delmiştim. Bu 4 sayısının az geldiğini düşünüyorum. Hatta bir sonraki ekime, hidroponic için üretilmiş saksıları düşünüyorum.
4- Perlit konusunda bayağı şikayeti olanlar vardı. Ben herhangi bir olumsuzluk yaşamadım. Bardağa koyacağım perlitleri, akvaryum kepçesinden süzerek, suyla yıkayarak küçük parçalarından ayırdım. Daha iri perlitleri kullandım. Depoya şu ana kadar gelen perlit parçacığına rastlamadım.
5- Gündüzleri hala hava çok sıcak oluğundan içeride vantilatör çalıştırmaya devam ediyorum.
6- Bugün marullar gün boyu su tükettiler. Yaklaşık 7.5 lt. Çok az bir besin tüketimleri oldu.
7- Elimde 2 mt 110'luk bir boru mevcut. Bugün onların deliklerini deldim. 2 domates ve 4 biber fidanını bu boruya ekeceğim. Perlitte mevcutlar. Aynı suyla bunları da akan su kültürüyle deneyeceğim. Yarından itibaren gelişimlerini birlikte buradan gözleriz.
8- Domateslerden konu açılmışken, inanılmaz besin tüketiyorlar. Akşam 19'da son sulamadan sonra EC'sini tamamlıyorum, ertesi gün son sulamadan sonra yeniden ölçüyorum ve verdiğim besinin yarıdan fazlası gitmiş. 2 gündür üst üste 250 ml A ve B besini koyuyorum depoya. Bu arada deposu resimlerden de göreceğiniz üzere plastik sebze kasası içerisine naylon çekerek oluşturduğum bir depo. Tahminim 30-40 lt var içerisinde. Hatta hata mı yapıyorum diye birkaç kez ölçtüm.Sonuç doğru. Eksilen suyu tamamlayıp EC sini ölçüp, çıkan sonuca göre ml olarak depoyu besinle tamamlıyorum. Ayrıca 2.5 litre de su tüketmişler bugün.
9- Son resim topraksız tarım denemelerimizin hor görülen garibi Taze Soğan. Sıskadan ekmiştim. Sebze kasasına perlit dökerek ekimini yaptığım ilk deneme. Günlerce boy vermedi. Su döktüm, besin eriyiği verdim, güneşe koydum, gölgeye koydum, olmadı olmadı. Dedim ya hor görülen garibi diye. Çünkü sulamayı unuttuk, fazla su verdik, fazla besin eriyiği verdik, vermeyi unuttuk vs. vs. vs. bir sürü hatalar yaptık. Buna rağmen, Aşık Veysel'in dediği gibi "... Bir tohum verdim, dört bostan verdi..." bostanımızı verdi. Bunlar viyol içerisine ektiklerimdi. Fazla büyümediler. Bugün hepsini söküp bir güzel yedik.
İlginç bir tecrübe, soğanın büyümemesi üzerine bir kıskayı çıkartıp bakmıştım bayağı bir kök var ama büyümüyor. Yeni fark ettim ki büyümenin hızlanması, soğan kökünün kasa dibine deymesinden sonra başlaması. Tesadüf mü bilmiyorum ama kasanın dibine kökler deyene kadar boy uzaması çok yavaş, deydikten sonra çok hızlı oldu. Bu arada kasaya 30 cm yüksekliğinde perlit dökmüştüm. Kökün tabana değmesi konusunda bilgisi, tecrübesi olan varsa ve açıklarsa buradan sevinirim.
Bugünlük bu kadar.
Saygı ve sevgilerle...