View Single Post
Eski 01-11-2013, 17:16   #421
MeTePe
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Sn. pria,

Yine üzülerek, metodoloji konusunda hata yaptığınızı söylemek zorundayım.

Bahsettiğiniz makaleden çok önce alınan gıdalara ait RNA ve DNA parçalarının insanların kanına geçtiği çeşitli deneylerle gösterilmiştir. Bu yeni veya bilinmeyen bir bilgi değil. Ancak, böyle bir bilgi şöyle bir sonuç doğurmaz:

Alınan gıdaların RNA parçaları kanımıza karışır---> Bu parçalar gidip çeşitli hücrelerin DNA'sı ile birleşir ---> Değişen DNA'lı hücreler Otizme yol açar! ---> Bu mekanizma sadece GDO'lı gıdalarda görülür!

Bahsettiğiniz mekanizma aldığınız her türlü gıda için söz konusudur. Hatta siz hiç gıda almayıp saf protein, yağ ve karbonhidratla beslenseniz dahi çevresel nedenler (ısı, ışık, radyasyon gibi) hücrelerinizin DNA'larında bozulmalara yol açar. Hatta bu nedenleri de ortadan kaldırsak bile, basit hücre bölünmeleri sırasında dahi kopyalama hataları olur. (Fotokopide kopyaların gittikçe kötüleşmesi gibi)

Kanser gibi hastalıkların en önemli nedeni de budur.

Ancak, özel bir durum olarak "otizm" gibi hastalıklar bu mekanizmayla açıklanamaz. Şöyle ki;
- Otizm 0-3 yaş aralığında ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu dönemde bebekler genellikle anne sütüyle veya son derece titizlikle hazırlanmış mamalarla beslenir. Yani beslenmenin bu yaş aralığında etkisinin olması oldukça düşük olasılıktır.
- Otizmde beyinde yapısal değişiklikler olması muhtemeldir. Bunlar doğumdan sonra beslenmeden ziyade, doğum öncesi, hatta ana-babaya ilişkin faktörlere bağlıdır. Ha, burada ana-babanın beslenmesi bir faktör olabilir. Ama bunu tespit etmek de oldukça zordur.

Otizm gibi hastalıklarda, genel olarak mekanizma "genetik yatkınlık olması, ancak çevresel etkenlerle rahatsızlığın tetiklenmesi" gibi tarif edilebilir. Bunun doğru bir açıklama olabileceğine dair en önemli bulgu, bazı çevresel düzenlemelerle (örneğin evde TV izlenmesinin yasaklanması, sosyal ilişkilerin arttırılması, özel eğitim verilmesi gibi) otizmin büyük ölçüde düzeltilebilmesidir.

Yine güzel bir örnek olarak, otizmin GIDA ile ilişkisine dair yapılan çalışmalar ne yazık ki uygulanan ÖZEL diyetlerle doğru doğru dürüst iyileşme sağlanamadığını göstermektedir.

******************

Diğer yazdığınız beslenme ile sağlık ilişkisine dair yazınıza da bazı itirazlarım ve katıldığım yerleri var.

Öncelikle fruktoz bir meyve şekeridir ve pek çok doğal gıdayla birlikte alınır. Yani yapay bir şey değil. Diğer taraftan, sanayiciler şeker olarak fruktozdan ziyade ticari açıdan elverişli maltodekstrin gibi ürünleri kullanırlar.

Ben de sizin gibi, yapay gıdalarda çok miktarda tatlandırıcı kullanılmasına karşıyım. Ama bunlar "doğal olmadığı için" değil, gereksiz ve aşırı kalori içerdiği için karşıyım. Bir bardak kolanın ne kadar şeker içerdiğine bakarsanız hayretler içerisinde kalırsınız. Kullanılan şekerin tipi ne olursa olsun, bu çok aşırı miktarda ve doğal olmayan enerji girdisidir. İnsan bedeni bu tür aşırılıklara yanıt verecek şekilde evrimleşmemiştir.

Bence asıl sorun buradadır.

Yani, beslenmenin sağlıklı bir yaşamda tartışılmaz bir önemi olduğu bir gerçek. Ama bunu sadece tukaka ilan edilen bazı moleküllere bağlamak yeterli değil. Sadece doğal gıdalarla bile beslenseniz sağlıklı bir beslenme anlamı taşımaz. Nitekim köylerde yaşayıp obesite sorunu olan çok miktarda insan mevcuttur.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön