View Single Post
Eski 01-11-2013, 00:27   #414
pria
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,527
WikiLeaks'in yayımladığı telgraflar, Türkiye'nin ve birçok ülkenin ABD'nin Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar (GDO) politikalarından nasıl etkilendiğini, baskı altında tutulduğunu ve hangi kurumlarının işbirliğini kabul ettiğini ortaya koyuyor.


Edelman: "Türkiye'deki cahil kitleler"


Bununla birlikte ABD'nin GDO stratejisinin Türkiye çehresi, çok daha ilginç bir hikaye ortaya koymakta.

Genel olarak telgraflar, ABD'nin GDO'yu kabul ettirme stratejilerinden birisinin 'hedef' ülke içerisindeki GDO karşıtı grupların tespit edilmesi, ve Mosanto gibi şirketlerin ülkeye girmesine mani olan direnişi kırmak için kamuoyunun GDO'nun yararlarına dair bilgilendirilmesi olarak çizildiği anlaşılıyor. Bu genel strateji ülkeden ülkeye farklılıklar gösterebiliyor. Eğer söz konusu karşıt grup bilim insanları ise, İtalya'da yapıldığı gibi GDO taraftarı bilim insanları konferanslara gönderiliyor. Eğer söz konusu halk ise, bu sefer de işin içine halkla ilişkiler giriyor.

Şubat 2005'te ABD büyükelçisi Edelman'ın Ankara'dan gönderdiği telgrafta "Türkiye'deki cahil kitlelerin" bilimsellikten uzak olduğuna dikkat çekildikten sonra büyükelçiliğin Türkiye'deki ilgili paydaşlara güncel ve bilimsel bilgi sunmaya devam edeceği, ayrıca kamunun "biyoteknolojinin 'olumlu' yönleri" konusunda bilgilendirilmesi için Bilim ve Teknik dergisi ile bağlantıya geçileceği söyleniyor. Bu telgrafın ardından, Eylül 2005 tarihli bir telgrafta "bütün bilimsel verilere rağmen GDO'ların güvenli olmadığına inanan kamu"nun fikrini değiştirmesi için İllinois Üniversitesi'nde bir mikrobiyolog olan Dr. Bruce Chassy'nin Türkiye'de çeşitli üniversiteleri ziyaretinin makam tarafından ayarlandığını okuyoruz. Chassy'nin ziyaretlerinde karşılaştığı tepkilerden ve bunların gerçeklere ne kadar aykırı olduğundan bahsederek devam eden telgraf, GDO karşıtı gruplardan yakınırken sağlık konusundaki eleştirilerin temelsizliğinden dert yanıyor. Telgrafın sonunda ise GDO'ların toplum ve devlet nezdinde kabul edilmemesinin nedeninin 'ideolojik' olduğu ortaya atılıyor.

Telgraf, Dr. Chassy'nin Türkiye ziyaretinin planlı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Aynı zamanda bu görev için Dr. Chassy'nin seçilmesi de bir rastlantı değil. Zira kendisi gıda şirketlerinin maddi olarak desteklediği araştırmalar yürütmüş ve birçok kez Monsanto ve benzeri GDO şirketlerine seminerler vermiş bir isim. Hazırladığı GDO yanlısı raporlarda bilimsel verileri çarpıtarak yanlış iddiaları doğru ve bilimselmişçesine sunduğu belgelenmiş olan Dr. Chassy, kendisine yöneltilen "GDO'lu gıdalar güvenli mi" sorusuna "kesinlikle organik gıdalardan daha güvenli" şeklinde yanıt verebilen, bilim insanı kimliği ile yaptığı açıklamalarla bizzat biyoteknoloji şirketlerinin propagandasını aklayan bir kişi.

Bilim ve Teknik'te GDO propagandası


Geri dönüp Cablegate telgraflarında rastladıklarımız paralelinde ülke gündemine tekrar göz gezdirdiğimizde son derece çarpıcı bir bilgiye ulaşıyor ve Dr. Chassy'nin Şubat 2005'te gönderilen telgrafta önerildiği gibi Bilim ve Teknik dergisine bir röportaj verdiğini görüyoruz ().

Bilim ve Teknik'in Kasım 2005 sayısında yayınlanan bu röportaj kendi başına gözden kaçabilecekken, Cablegate bu hadisenin ABD'nin GDO ve besin sektörü ile ilgili halkla ilişkiler stratejisiyle bağlantılı olduğunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda Bilim ve Teknik dergisinin ne kadar kolay bir biçimde çok uluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda Türkiye'deki kamunun ve bilim insanlarının fikirlerini değiştirmek için kullanılabildiğini gözler önüne seriyor. Türkiye'nin yegane bilim kurumunun, ismiyle kamuda yılların güvenilirliğini çağrıştıran dergisi aracılığıyla, güvenliği konusunda bilimsel bir uzlaşmaya ulaşılmamış bir teknolojinin üzerindeki şüphelerin aklama derecesinde kaldırılması amaçlanan bir operasyonun aleti olduğunu görüyoruz.

Yine yukarıda bahsi geçen 05ANKARA5425 numaralı telgrafta, Dr. Bruce Chassy'nin 10-11 Eylül 2005 tarihinde Sabancı Üniversitesi'nde gerçekleşmiş olan Tarımsal Biyoteknoloji Sempozyumu'na olan katılımı ve buradaki tartışmaların bir raporu sunulmuş. Ancak Dr. Chassy'nin Türkiye rotası Sabancı Üniversitesi ve Bilim ve Teknik dergisi ile sınırlı değil.

İnternette yapılan bir tarama Dr. Chassy'nin aynı dönemde birçok üniversiteyi ziyaret ederek, GDO'lar ile ilgili seminerler verdiğini gösteriyor. İstanbul'dan sonra İzmir, Ankara ve Adana'yı ziyaret eden Chassy, gezisinin Ankara ayağında aynı zamanda Anadolu Ajansına "Genetiğiyle oynanmış gıdalar zararlı değil" başlığıyla da haber olmuş. Chassy'nin o dönemde gerçekleştirdiği ziyaretlerin bir listesi şöyle:

10-11 Eylül 2005, Sabancı Üniversitesi, Tarımsal Biyoteknoloji Sempozyumu.

12 Eylül 2005, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarım Biyoteknolojisindeki Son Gelişmeler Konferansı.

13 Eylül 2005, Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Merkezi, GDO'lar İçin Biyoteknoloji Kullanımı: Mitler ve Gerçekler (Anadolu Ajansı da haber olarak geçmiş).

15 Eylül 2005, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Transgenik Organizma Üretiminde Biyoteknoloji Kullanımı.

The Independent'ın ortaya çıkardığı raporun Mayıs 2005'te yayınlanmış olması ve sadece birkaç ay sonra Dr. Chassy'nin Türkiye'ye gelerek GDO ile ilgili ortaya atılan sağlık çekincelerinin gerçek olmadığına dair iddiaları, çok uluslu şirket güdümlü ABD biyoteknoloji politikasının azmi ve acımasızlığının bir göstergesi.

GDO'lar ile ilgili kamudaki bilgi savaşlarından yakınan Dr. Bruce Chassy'nin GDO'lu tohumları bilimsel aklama çalışmalarına tepki göstermek bir yana, bu propagandaya alet olan medyası, üniversiteleri ve bilim kurumu, GDO'lu ürünleri verilen rüşvetler karşılığında denetlenmeden ülke markete girişine olanak sağlayan Tarım Bakanlığı yetkilileri ile Türkiye, devleti, bürokratlarını ve temsil ettikleri halkı bilimsel açıdan cahil ve geri kafalı olarak resmeden ABD telgraflarını bir anlamda haklı çıkardığına şahit oluyoruz.

ABD'den Türkiye'ye "GDO'lu Telgraflar" - Bianet


GDO'lar Konusunda Bilgi Kirliliğini Kim Yaratıyor?

Bakanlık broşüründe GDO'ların yemler vasıtasıyla hayvanların etine, sütüne ve yumurtasına geçmediği, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi'nin (EFSA) bilimsel araştırma sonuçlarının da bu doğrultuda çıktığı için bu tür hayvansal ürünlere GDO etiketi konmadığı belirtilmektedir. EFSA'nın güvenilirliği ve doğruluğu bizzat AB ülkelerinin birçoğunda tartışılırken, bu kurumun görüşlerinin ve yeterince araştırma yapılmamış olan bu yaşamsal konunun doğru kabul edilip bu broşüre eklenmesini Bakanlığın büyük bir sorumluluk altına girmesi şeklinde yorumluyoruz.

GDO'lar Konusunda Bilgi Kirliliğini Kim Yaratıyor? - Bianet


Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Organik Aydınlar

http://subjektif.org/2011/10/wikilea...anik_Aydnlar-4

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön