Sokaklarda yitip giden pek çok candan biri olacaktı o da belki! Bayramın ilk günü olanca sesiyle bağırmasaydı... Sabah 5 gibi uyandığımda duydum sesini. Ama bir yavru köpek ağlaması zannettim ilk başta. Evde kimsenin olmamasını fırsat bilerek erkenden çıkıp dışarı aramaya başladım. Ne kadar dolansam da sesin nereden geldiğini bir türlü anlayamıyordum. Aklım bu sesin kaynağında kalarak evden çıkmak zorundaydım. Akşam eve döndüğümüzde o iç parçalayan ses hala kesilmemişti. Aramaya devam ettiğimde sokağa atılmış eski bir çekyatın içine atılmış olarak buldum onu. Korkudan, açlıktan, susuzluktan perişan haldeydi. Çılgınca bağırıyordu. Sonuç olarak bayramda misafir oldu bize. Çiçek gibi bir Yumak kız! Hemen yuva arayışına da giriştik. Zira Fincan Hanım bunalıma girdi.

Mercan'ı seven o değildi sanki. Bu minik kızı hiç kabullenemedi. Neyse ki kısa sürede güzel bir yuva bulundu Yumak kıza...

Yumak gitti ama Fincan Hanım hala küs bana... Yumak'a baktığımız odaya bile girmek istemiyor...