Öğrendim, fesleğenin bakımını öğrendim. Önceki fesleğenim kurumuştu. Geçen hafta pazardan üç kök fesleğen daha aldım. Hepsini ayrı ayrı saksılara diktim. Ama bir türlü kendine gelemiyorlar. Yaprakları susuzluktan solmuş gibiler, suladığım halde kendine gelemiyorlar. Balkonda güneş alıyorlar diye mutfağa aldım kendine gelmiyor bir türlü. Üzüntüm çok büyük anlayacağınız. Bir gün arkadaşım gördü benim fesleğeni. Sabah-akşam azar azar sula dedi. Ben sulamaya devam ediyorum. İçerde mi dışarda mı tutacağım konusunda kararsız olduğum için bir içeri bir dışarı çıkarıp duruyorum fesleğenlerimi.
O arkadaşın evine gidince bir baktım ki sağlıklı bir fesleğen, saksı elinde biz dışarı çıktık saksı da dışarı geldi. Sen neler yapıyorsun da bu kadar sağlıklı deyince; Ben sabah/akşam hiç farketmiyor azıcık azıcık sularım dedi. Saksı toprağı hep nemli kalması gerek dedi. Bir de her çiçekte olduğu gibi sevmek gerekiyormuş. İşin ilginç tarafı gelip gittikçe dokunuyor, kokuluyorum fesleğenlerimi ve azar azar günde 1-2 kez suluyorum. Yapraklarının yarısını dökmelerine rağmen hepsi de dirildiler.
Ben fesleğen yetiştirmesini öğrendim. Sadece su vermek yaşamasına yetmiyormuş. Yaşadığım ortamlara elimde taşıyorum. Aynı benim gibi sevgi dokunmaktır ilkesini doğrularcasına dokunulmaktan hoşlanıyor. Yapraklarını öpüp kokluyorum. Azıcık da su verdim mi kokusunu daha güzel yayıyor etrafa.
Sizlere de bu işin sırrını anlatayım ki benim kadar mutlu olun.
|