Üç yıldır grevilya ile uğraştım. Her iki fidanı da İstanbul'dan satın alıp, taşıdım.
Her ikisini de tam güneş alan bir yere diktim. İlki toprakta öldü.
İkincisi de toprakta idi. Baktım ki o da neşesiz, aralıkta toprağı ile beraber saksıya aldım. Birkaç gün önce o da gitti.

Bu ovada her gün, güneş batar batmaz çise (Çiy) düşüyor. Ertesi gün kuşluk vaktine kadar kolay kolay kurumaz. Ben ona bağlıyorum. Yani sürekli ıslak kalmayı sevmiyor. Zira her türlü toprak istekleri yerine getirilmişti.
Kasımda, Samsun'daki bir fidanlıkta 5-6 saksı görmüştüm. Mayısta aynı fidanlığa, beyaz gül almak için gittiğimde, aynı sorunu yaşadıkları için, neredeyse toprak seviyesinden budadıklarını gördüm. Sahibini tanıdığım için telefonla sordum. Maalesef onlarınkilerde yaşamamışlar.
Bu nedenle yeniden almayacağım Gülsu hanım.
Fındıklık altını biçmeyi bitirdim. Tabi biraz yoruldum. Ama iş bitince yorgunluk falan önemsenmiyor.

Bugün bahçenin çayırlarını, çim motoru ile biçmeye başladım. Yarın biter sanırım. O daha kolay oluyor.
Çan sarmaşığı iki yıl öncesine kadar, clematisleri sardırdığım duvardaydı. Çok saldırgan. Kontrol edemedim. İki yıldır, arka duvarda yeni yerinde. Orada daha kolay kontrol edebiliyorum. Zira yanında başka bir sarılıcı yok!
Neyse, her şey olacağına varır. Çelik işlerini bir şekilde çözümleriz. Sağlık olsun.
Tekrar selam ve sevgiler.