Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Adalet Yağcı
Orhan bey ne yaptınız, çiçekli vangelyaya ve havlu püskülüne nasıl kıydınız 
El arabasındaki halllerini görünce içim gitti.
Ben asla kıyamıyorum, siz tabii ki gereğini yaptınız da ne bileyim işte, görünce üzüdüm.
Fenerbahçe'deki İstanbul toplantısında ben de almıştım lupin benzeri yapraklanan tohumlardan.
Tohum poşetinin üzerinde selluka yazıyordu, pek benzetemedim sellukaya ama yine de bir kaç yere ekmiştim.
Tohumlar çimlenince bu lupin diye de sevinmiştim, demek lupin değilmiş, peki ismi nedir bu taklitçi bitkinin siz biliyor musunuz?
|
Adalet Hanım;
İnanın gelecek yıla çok daha gelişmiş ve yine bol çiçekli olacaklar. Bir kaç gün daha bekleyebilirdim o kadar. Ama iş yoğunluğundan onları unutursam, 10-15 gün sonra biraz gecikmeli bir budama olurdu.
'Lupin gibi.' Sayın Hozat'ta adını bilmiyordu. O' da böyle dedi. İnşallah çiçeklenirde, ne olduğunu anlarız.
Adalet Hanım;
Siz Havlu püskülü ve Vangelya'ya acıdınız. Bilirsiniz, güller solduktan sonra koparılması gerekir. Ama ben, yine mecburen 5-6 gün erkenden , duvardaki sarmaşık güllerin tamamını kestim. O günlerde ben burada olamayacağım için kesmek zorundaydım. Üstelik Clematislerden bazıları hızla güllere sarılıyorlardı. Geldiğimde, kurumuş gül saplarını temizlemem çok daha güçleşecekti. O yüzden, ''ben nasıl olsa burada yokum. Güllerin güzel günlerini gördüm. Yetiversin.'' Deyip, traşladım.
Saygılarımla...
