Annem adımı çöpçüye çıkardı. Ama ne yapabilirim ki! Her şeye saksı gözüyle bakmam bir yana, çiçekçilerde ölüme terk edilen canlara hiç kıyamıyorum. Üşenmeden taşıyorum onları eve, ya kurtarırsam diye. Kurtulanlar da olmuyor değil... Bunlardan biriydi çanta çiçeği. Saksısının içindeki torf taş gibi kurumuş çiçekleri sararıp solmuş, öleyazmıştı adeta... Çiçekçiler de biliyor ya bitki deliliğimi "al istersen" dediler.
Eve gelince baştan güzel kızımı su dolu bir tasa oturttum. Sonra nazikçe temizledim taşlaşan torfları. Bir güzel yanmış ahır gübresiyle karıştırılmış toprak hazırlayıp, oturttum yeni saksısına. O da kıyamadı ki bana, toparladı kendini... Taktı çantayı koluna, çıktı balkon sefasına...
