Teşekkür ederim sevgili tekomusti.
Misafirlerimizi yolcu eder etmez soluğu bahçede aldık. Sıkı bir kahvaltı sonrası Oğuz bağına, ben de güllerime yollandık.
Siz, siz olun güllerle uğraşırken mutlaka uzun kollu bir gömlekle işe girişin, aksi takdirde benim kollarım, ellerim gibi her tarafınız gül dikenleri ile çizilir, kanar, daha sonra da su değdiğinde biber gibi yanar.
Önce kuru dalları temizledim, sarmaşık güllerini biraz seyrelttim, gül çanaklarının otları temizlenip, toprak biraz kabartıldı. Önce sulama daha sonra da kara lekeler için Antracol WP 70 yapıldı.
Öğle yemeği yiyemedik, saat 16.00 da çay demleyip ikişer tost yedikten sonra bahçe mesaisine devam diyerek yine işe koyulduk. Oğuz 18.00 de içeri girdi, ama benim eve girişim 19.30 u buldu.
O kadar da yorgundum ki, ağza atılacak yemek de yok, Allahtan geçen sene bol miktarda domates suyu yapmıştım, hemen bir çorba, erişte ve cacık imdadıma yetişti.
Yarına Allah kerim.
Isparta gülünü bağlamak için çaktığım kazık yan yatmıştı, değiştirmek istedim.
Kazığı topraktan çıkartınca topraktaki ucu dikkatimi çekti. Baktım kurtlar var.
" Bunlar da neyin nesi" diyerek içi iyice boşalan kazığı kırdığımda gördüğüm manzara beni çok şaşırttı. Koca dalın içi tamamen boşalmış binlerce kurta tünel olmuş. Bir de hızlı trafikleri var, şaşarsınız. Hemen fotoğrafladım.