Fincan Hanım geri geldi. Ama çok kötü durumda. Çok korkmuş, benden bile kaçıyor. Sanki o değil de başka bir kedi. Sürekli saklanıyor. Sabah sapasağlam olan kedi sanki çok hasta gibi. Yürürken bile dengesini zor sağlıyor. Severek yatıştırmaya çalışıyorum, hırlıyor. Sanki başı acıyor, dokundurmuyor. Yani üzüntüm bitmiyor. Ben meraklı, her şeye burnunu sokan kediciğimi istiyorum...
Baksanıza yağmur suyu toplamakta kullandığım kovaya nasıl da dalmış!

Ya kaktüs merakına ne demeli?

Pek çoklarına göre çirkin olsa da, o bence dünyanın en güzel kedisi...
